11 Ağustos 2022 Perşembe


 OĞLUM BİNA OKUR, DÖNER, DÖNER, YİNE OKUR ........!




Dimağlara, akıllara, kültürlere, yaşamlara, hasılı insanlığa ve tarihe kazınarak yerleşmişliğin de, bilip, dillendirilir ....... 

'' - Beşer, şaşar '' Kavramı ......

Tarihi, insanlığın tarihi kadar derin mi derin ve eski hatta muammalı olan bu nadide kelam ve kavram .......

İnsanın, insanlığın hayatında, önemli ve başlı, başına yer etmişliğin de .

Toz tutmamacasına yada tozu alınmacasına denecek kadar, sıkça yinelenerek ......

Adeta, güncellenir, dillere pelesenk olur .......!

Bir avuç peşin hükümlü, ön yargılı, kendini beğenen, saplantılı, takıntılı hatta .......

Kestirmeden ifadeyle, düpedüz, kendini İLAH görüp, aklı sıra ve aklı evvellik yaparak, kendine toz kondurmayan Narsist marazalılar dışında !

Bu, '' - Toplumsal çoğunlukça ... ''  Kabul gören ilkeye, kavrama ve düşünceye karşı çıkıp, sırt dönen olmaz .......

Aklın yolu birse, bu genel kabul hali, kaçınılmazlıktır, KAÇINILMAZLIK ..! 

Bu'da, İstisnaların kaideyi bozmayacağı gerçeğini, hükümsüz kılmadığı gibi, asla değiştirmez de ........!

Hayatın içinde, hemen her şeyin, insan için olup, çıkmışlığın da ......

Bu temelde yaklaşımlarla dünya görüşünü ve ilkeleriyle, duruşunu, tavrıyla-davranışını gözden geçirmeyen ........

<< - İnadım, inat ...! >>  Bağnazlık hallerinde, katı tutumlulukla, ayak direyerek, kendini yenilemeyerek ......

Burnunun dikine gitmekte ısrar ve inat edenler için, tökezleme ve burnunun üzerine çakılıp ....

Felaket olmasa da, hüsran yaşaması, yanılgısını görmesi, kaçınılmazdır, KAÇINILMAZ.....

Ve ......

Hayatın akışı içinde, genel-geçerlilikte, çoğunlukla kabul görmüş bir yaklaşım ve davranış tarzı, kavram ve beklentidir .......!

Ondandır, bazı hallerle, durumlarda, değil hayatla veya birileriyle ........ 

İlkin, kendisiyle inatlaşan, bu zıpçıktı'lığının diyetini en ağırından ödeyenler için .....

Hayatın hemen, her gününün sınav olmuşluğun da, sıkça sütten ağzımızın yanmaması ...

Yoğurdu, üfleyerek yemeye tutsaklık hallerini, yaşamamak adına .....

Hayat okulunda geçen, her an ve günümüzde .....

Hayatın, akıyla, karasıyla ve gerçeğiyle yüz, yüze gelenliğimizde ....

Daima << - Olmaz, olmaz >> Diyerek .....

İnsan olarak, hata yapabileceğimize dair bir seçenek bulundurarak, kapıyı aralık tutmalı ...

Asla, asla diyerek, kestirip, atmamalıyız ......!

Yanılgı, üzüntü ve çekilen acılardaki kendi payımızı, göz ardı etmeleri es geçer ve gerçeklere sırt döner .........

Akla, mantığa, bilime, ilme ve doğrulara pabuç bırakmama ukalalığın da ısrar ve inat edersek, gün gelir ...

<< - Takke düşer, kel görünür ...! >> Hallerinde, hayatın ve gerçeğin şamarı patlar, yüzümüzle, ensemizde .......!

Bu noktadan hareketle baktığımızda, gördüğümüz ve yaşadığımız olaylardan gereken dersi çıkarmamaksa, düpedüz ahmaklık .....

Ahmaklık  değilse, ukalalık'dır , UKALALIK .......!

Ukalalık'ta, özrümüzün, kabahatimizden büyük olması da, kaçınılmazlığında, yüzleşmeyi geciktirenlerin, hayata ödediği diyettir, DİYET .......!

Hata yapabileceğimiz gerçeğini kabullenmek, ne zaaf, nede aşağılık yahut ta, kusurdur ....

Hatta, tam aksine, yapılması gereken en sağduyulu yaklaşımdır .......

Gereğini yapmayanların, sürekli hayatın hoş görüsünden nemalanması, asla mümkün değildir .......

Aşırı iyimserlikle, hep  BARDAĞIN DOLU YANINDAN BAKILSA, bile, bu bonkörlüğü olası değildir, değil ..!

Bu iş, neredeyse .....

Bir sıçrar, çekirge, iki sıçrar çekirge hallerine döndüğünde ......

Apansız ve zamansız tökezleyerek, hayattan dersimizi almamızı hızlandırmaktan başka bir halta ve işe yaramaz ........!

İnsanı büyütendir hatasını, kusurunu bilip, donanımlı olması ve gerektiğinde öz eleştiriyle, özür dileyecek kemale erginliği gösterebilmesi .....

Tıpkı, ödül ve sevinçler gibi kusur ve hatalarda, insan içindir ve hayatın ayrılmaz parçasıdır .....!

İnsanın, '' - Beşer, şaşar . '' Gerçeğine ve hayatla, doğrulara sırt dönme ukalalığını, ahmaklığa dönüştürenler için, söylenen şu güzelim söz, hiç mi hiç boşa değildir .......

'' - Oğlum bina okur, döner döner yine okur ...! ''

Böylesi halleri yaşamamak ve diyet ödememek, hüsrana uğramamak,

kısacası ve özcesi .....

Dönüp, dönüp yine okumamak için ...

<< - BEŞER, ŞAŞAR ... >> Tarihsel gerçeğini ömrümüze, zihin ve belleğimize nakşedip, hayatımıza geçirerek, uygulayıp, buna uygun yaşamalıyız ...

Aksi halde ...

Sürekli bu gerçeği yansıtan şu güzelim sözü ve azda özü anımsatıp, yaşatan, bilgelik alameti,  dahada ötesi ve kıymetli olanı .....

Sadece kulağımıza değil, ömrümüze altın küpe armağanı olan Veciz kelamı nakarat eder, dur, duraksız söyleriz .......

Yani ,hasılı PAPAĞANLAŞIRIZ, PAPAĞANLAŞIR .......!

Eninde-sonunda da, değil başkalarını bıktırıp, bezdirmek ve gına getirmekten ...

Bizzat kendimiz, helak oluruz, HELAK ......!

Usanç veren nakaratlarda, ömür heba ederek ......

YOĞURT AKLIMIZI AYRAN EDER, bununla da kalmaz .....

Durduk yerde ve lüzumsuzlukla ....

Aklımızı Çalıya, adımıza Deli'yi takar, otururuz ......!

Hasılı......

Dil atıp, damak tutmaktan, papağan kesilip, gına getiririz ....

Ondandır ....

<< -Oğlum bina okur, döner, döner yine okur . >>

Dememek adına, BEŞER; ŞAŞAR gerçeğini asla göz ardı etmeyelim, unutmayalım....

Yoksa, kırk tövbe eder, tövbemizi bozar, deriz, yine ve inadına deriz, der ...........

OĞLUM BİNA OKUR, DÖNER, DÖNER, YİNE OKUR ........!




Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ




Immenstaad / Almanya




11 / 08 / 2022 - Perşembe 




Saat ; 08_00

9 Ağustos 2022 Salı


 ŞU YAŞLI ,YORGUN DÜNYA...


Dol içime,su duruluğunda..
Mest et beni sar-sarmala serinlik,serinlik,coşku,coşku
Yellere verelim şarkımızı, ses,sel,ılgıt, ılgıt güzelliklerde ..
Yel, yelliğin de işleyip,üfürsün, sur'u ruhuma ..
Sen serilip,sarınca bedenimi ..
Tepeden tırnağa senliliğin hazzıyla ..
Salınayım,aheste,aheste bir o yana,bir bu yana, sürüklenip savrulmalar da ..
Kumların bağrında,senin kışkırtmalarınla ..
Aşkımızı taşısın dalgalar,uzak,kıyılara,bilinmez coğrafyalara..
Bir kabuğun,bir yelin ,birde suyun aşkına tanık olsun..
Şu,yaşlı-yorgun dünya !
Şu,yaşlı-yorgun dünya !

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ

Friedrichshafen/Almanya

19/07/2016

Saat:21_24


 O GİZEMLİ İPTE...


An gelir,öperken suları dallar ..
Sanki o,eski aşina şarkıyı mırıldanırlar ..
İçe işlerken, sular...
Damla, damla ve şıpırtı,şıpırtı çoğalarak ..
Yaşanmışlığı, duygulara belenen, masalımsı dille anlatırlar ..
Ilgıt,ılgıt esen yelin güzellikleri sürüp-savurmuşluğunda
Ağaç,güneş ve rengarenk ışıldayan sular ..
Zaman denilen görünmeyen o, gizemli ipte sıralanırlar ....!
Zaman denilen görünmeyen o, gizemli ipte sıralanırlar ....!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Friedrichshafen /Almanya

19/07/2016

Saat:22_25


 ŞU GARİBİM PENCEREDE

Sokağa,camlara ve meraklı gözlere sindi simam ..
Kısmetsizlikte ömür eskitişlerime inat ..
Aşka açık yüreğimle , pencerelerde kısmet bekleyip ..
Yollardan geçecek o, meçhul sevgiliyi gözlemekten helak ve türap oluşumla ..
Değil mahallenin dedikodu kumkumalarının, namus budalalarının.
Kurdun,kuşun maskarası, oyuncağı olup çıkışımı bile önemseyip, umursamıyorum ..
Çıkamamış'lığım da kerevete,yaş geldi şunun şurasında otuz beşe ..
Ne derdi ozanım, şiirinde
''-Dante gibi ömrün ortasındayım''
Bu gidişle bende ne orta kaldı ,nede sabır ..
Ha bugün çıkar,ha yarın gelir ..
Ha kısmetime düşer, züğürt tesellilerin de ömür eskitiyor'um ömür,şu biçare
penceremde.
Yurdum-yuvam-tüneğim bura..
Gündüz maviliklerde, gece lacivertlik de ...
Ya'da, karanlığıyla selamlar sema beni, bunca ömrümde..
Kah elim çenemde, kah küfür-kah şükür dilimde ..
Ömür eskitip , gün tükettim
Kısmet beklemelerde şu garibim pencerede
Şu garibim pencerede....
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
20/07/2016
Saat:10_41

7 Temmuz 2022 Perşembe


 

HAYAT........

ÖĞRETMENLİĞİNDE, ÖĞRETEN ........

DEĞİRMEN TAŞLIĞINDA, ÖĞÜTENDİR, ÖĞÜTEN ......!

 

 

 

Kusar, gece, safrasını, dolmuşluğu ve doymuşluğuyla, yine de kurtulamaz eskiye ve düne dair sıkıntılarıyla, yüklerinden .....

Bende, tıpkı gece gibi, hemen her gün, içim dışıma çıkmacasına def etmeye çalışsam da, kurtulamıyorum düne dair illetlerimle, dertlerimden .........!

Öylesine yutulup, batmışım ki, yoğunlukla ortaya koyduğum kurtulup, arınma isteği, iradesi, çabası yetmiyor ....

Yalın ve içtenlikli olmam da para etmiyor, böylesi koşullarla, hallerde ..

Tam da bu anda, beynime dank etmişlikle anlıyorum, işin gerçeğini, neden çuvallayıp, çarşafladığımı ?

İşin özü, şu .....

Sen kurtulmak istesen de, her bir yandan öylesine amansızca sarılıp-kuşatılmışsındır ki ....

Tıpkı, ayrık otlarının arsızca-amansızca talanına boyun eğen çiçekler gibi, gücüm yetmiyor, işin içinden sıyrılıp, çıkmaya .......

Bunun temel nedeni ve perde ardında yatan gerçeği, gerekçesiyse şu ayrıntı yada püf noktasında gizli .....

Farkında sızlıkla, hesapsızlık ......

Ayrık otların ca kuşatılan çiçek, hasbelkader bir mevsimlik hallerde orada tünemiş iken .....

Oranın asli unsuru hatta düpedüz ev sahibi olup- çıkan ayrık otlarının dünden miraslık la ........

Oradaki varlığı, hükmü, gücü ve  daha da önemlisi, yaşam savaşı koşullarına uygunluğu, kaç yıla, mevsime ve dahası .......

Fi tarihi denecek kadar eski, güne, geçmişe ve maziye dayanıyor, çoklukla ve sıklıkla ....

Bu konuşlanma ve acemilik de, uyum süreci yaşayan çiçek ........

Bir anda, çevresinde boy atan arsız, pervasız ayrık otlarının başını alıp, gitmişliği ne inat ......

Henüz, acemi ve yolun başında oluşuyla, var olma savaşına daha baştan, yenik başlıyor .........!

Yani, çevre, uyum gibi nedenler söz konusu olunca, varlık kavgasına handikaplı başla'yanlık da, ilk vurgunu işin başında yiyen olma hali ......

Geleceğini tayininde, başlı başına belirleyici unsurluğun da karşınıza dikiliveriyor, sonrasında ne'mi oluyor  ?

Düpedüz, '' - Ayıkla pirincin taşını, gel de, çık, çıkabilirsen işin içinden '' Halleriyle dayatmacılığıyla tanışıp, muhatap oluyorsun ....

Hele birde, işin başlarında '' - Baltayı, taşa vurma '' gudubetliği ile  işe başlıyorsan, vay ki vay haline .......!

Bunun adıdır  '' - Yandı gülüm, keten helva ....! '' Halleri ....

Özcesi ve özetle, başına gelenler ve zorluklarla, gerçekler .....

Buna birde '' - Böyle dostun, yakının, sevdiğin  varsa, düşman araman gerekmez '' Konumuyla, durumu eklenirse .....

Adeta, kanırtarak yedirilen KOL BÖREĞİ  sindirilmemişliğin de ......

Bir oturup, pir oturuyor, kursağınıza ve bunun külfeti, yarası onulmaz, ederi ve ceremesi pahalı mı pahalı, olup ta çıkıveriyor .....

Yaşanan mağduriyetin boyutu da, adı da FELAKET oluyor, hayatça enselenen gariban için ......

İşte o zaman, bencileyin düşünüp, şöyle seslenmekten kendinizi alamıyorsunuz .....

<<  - ACIMASIZLIĞINDA HAYAT DENEN HOYRAT, DESPOT ZEBANİNİN, ŞAMARI, ZAMANSIZ, APANSIZ PATLAR, YÜZÜNÜZLE, ENSENİZDE .....! >>

Karart'san da ensen'le, yüzünü, asıp-döksen de suratını, afran-tafran, öfken, asla para etmez ve sökmez, hayata .........!

Hayatın mostrası ve hamalı olup, çıkmışlığın da ..........

Çektiğin'le, gördüğün, öğrendiğin, kar kalır, yanına .......

Hayat denilen yolda ömür eskitenliğin de caba, olmacasına ......!

Sözün,  işin özü, su götürmezliğin de, gerçek şudur .......

'' - HAYAT, HANYA'YI DA, KONYA' YI DA ÖĞRETİR, KENDİ USULÜYLE .....

HER YÖNÜYLE VE GERÇEĞİN DİLLENDİRMİŞLİĞİN DE ......! ''

Hayat; Değirmen taşlığında, öğüt'endir, öğüten .......!

Bundandır, asla ama asla boşa ve lüzumsuz değildir ......

'' - Hayat .......

Öğretmenliğinde, öğreten .......

Değirmen taşlığında, öğüt'endir .....! '' Demeler.

HAYAT........

ÖĞRETMENLİĞİNE, ÖĞRETEN ........

DEĞİRMEN TAŞLIĞINDA, ÖĞÜT'ENDİR, ÖĞÜTEN ......!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

07 / 07 / 2022 - Perşembe

 

 

 

Saat ; 08_00

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...