15 Ocak 2015 Perşembe

KİŞİ,LAYİKİNCE YAŞAR…!

Bugün dünden aldığım mirasla..
Daha bir ikircekli, tasa, kaygı, evham, korku gibi ..
Marazalı saplantıların, kaynağı ve kurbanıyım yine..
Beni boğan huzursuzluk duygularında..
Bir bataklık gülüne dönmüşlükler de, ömür eskitiyorum..
Bilinmez onca el, göz, siluet, beden…
Bana ..
Derin mi derin farkındasızlıklarda…
Korku ve karamsarlık tortularında debelendiğim..
O tarifsiz, gizemli ve panzehiri olmayan nesneyi enjekte ediyorlar..!
Kara gözlüklerim yada siyah bir peçem olmasa da gözlerimde..
Baktığım her yer siyah, gördüğüm her şey karanlık ..
Ne zaman kapıldım bilmiyorum bu illete ?
Kim bilir, beklide genetiksel ve toplumsal bulaşıcı bir virüstür bu ?
Amansızca ve apansız iliklerimize, hatta ..
En derin hücrelerimize kadar işgal edip, yutmakta bizi..
Emareleri,
Öncelikle , gülmeyi unutuyorsun bu virüse maruz kalınca..
Açıklanamaz bir sıkıntı, usanç ve ıstırap duyuyorsun..
Sonra neme lazımcılık ve yeksenak’lık egemen oluyor..
Aman canım sendecilikler vazgeçilmez karakterin haline geliyor..
Kelebekler ölüyor..
Çiçekler soluyor..
Su çürüyor..
Tuz kokuyor..
Ve, insan , toplum kendi kokuşmuşluğun da ..
Ağır ve sinsi bir ölümün pençesinde kıvrana, kıvrana ..
Sancılı ve derinden derine bıçaklanıp, delik deşik edilmişçesine ..
Can vermelerin tutsağı oluyor..
Ama, değil bir şeyler yapıp,tepki vermek..
Parmağını bile kıpırdatmamakta ısrar etmenin ötesinde..
Bu sinsi ve bir o kadar da vahşi…
Hatta, ceberrutça can almalara gıkın çıkmaksızın teslim oluyorsun..
Koyunsürülüğü, kara cehalet, ilime-bilime sırt dönmüşlük..
Seni pençesinde gebertmekteyken..
Kurbağanın, soğuk sudaki kaynayarak ölüşü misali..
Kanıksamışlığın uyuşturuculuğuyla..
Ölüme gidiyorsun aheste, aheste ..
Üstelik, hiç mi hiç itirazsız..!
Bu, bir gövdede başlayıp..
Önce odayı,
Sonra, mekanın tamamını..
Ardından, sokağı, mahalleyi kaplıyor..
Aşama , aşama nefessizliklerde ve işgalde…,
Temiz havayı, oksijeni, hayatı istememe..
Güzelliği yad sayma,doğruyu inkar..
Hayata ve insana dair en müspet olan ne varsa, ona düşmanlık..
Önce kendine küsme,
Sonra; hayata, çevreye, evrene ve insana sırt dönüp..
Tüm olan biteni ve yaşayan ne varsa..,
Evrensel insanlığın gereği adına ne olmalıysa , onları..
Topyekun ve bir hamlede reddetmelere koyuluyorsun..
İlbizli korku karanlığına düşmüş olmakla kalmıyor..
Bir örümcek ağında..
Kanı-iliği emilen sineğe,kelebeğe dönüyorsun..!
Cümle asalaklar başına üşüşüp, iştahla emmekte iken kanını..
Sen hala, derin bağnazlık,vurdumduymazlık ve boş vermişlikle..
‘’-Aman canım sende ’’ lerin kıskacında debelenerek..
Hatta ,
‘’-Güleriz, ağlanacak halimize. ‘’, Tekerlemelerinin yeksenaklığında..
Gaflet, dalalet, ihanet ve aymazlıkta..
Kişisel ve toplumsal çürüme agu ’ sunu içiyorsun .
Penceredeki ışık yiterken..
Çiçekler solup,kelebekler ölürken..
Dudaklarına ilişen o bey nemaz tebessümle..
Ölü canlığın neferliklerinde..
Yaşayan ölüleşmeye boyun eğerek..
Çürümenin kaynağına ve kurbanına dönüyorsun..
Egemen sistemin kara cübbeli, kanlı vampirleri..
Ötekinin, berikinin ve evrenin olduğu gibi.
Sıran gelince, yada istedikleri her anda..
Seninde kanını emip, canını alarak..
Kendi semirilmişliklerinde çoğalarak..
Daha, daha kurban bulmanın hazzını,huzurunu ve zaferini tadıyor..
Sen ölürken onlar yaşıyor..
Serpilip çoğalarak..
Sen kurbanlığa razı oldukça..
Kurbanlara ön-ayaklıklarda..
Yeni ölü canlar çoğaltıp..
İktidar egemenlerinin ekmeğine yağ sürmelere devam ediyor,
ediyorsun..!
Ara sıra ki, cılız ve mızıltılı reaksiyonlarında..
Yeni gelinin,anasına deyişiyle..
‘’-Hem ağlar,hem giderim ana. ‘’…,
Söyleminden öte geçmiyor, anlam ifade etmiyor..!
Bataklık güllüğüne ve ölü canlığa razılığın da..
Yaşama sevicini çalmaya yeltendiğin hayat sahiplerinin katilliğine ..
Dahası,eli kanlı korku krallarının ve uşaklarının suç ortaklığına soyunuyorsun..
Bu açmaz ve kör dövüşün, hengamenin ortasındayım bu günde yine..
Altım taş,üstüm taş..
Yer demir-gök bakır ben marazalı ömür ve insan eskisi için yine..
Değil mi ki , ben razıyım ve müstahakım bu sünepeliğe..
Leşime üşüşen çakallara ne yüzüm var iki çift laf etmeye..!
Arsız ölümün ilmiğini boynuma gönüllü geçirmişliğimle..
Yoz bir düzenin , boz bulanıklığında..
Neme lazımcılığın batağında debelenerek ölmek bile..
Ödül ve çok ayrıcalık inanın ki ben gibilere..!
Ben gibilere..!
Buna müstahaklığımda, son sözüm kendime..
‘’ - Kişi layıkınca yaşar..! ‘’
‘’- Kişi layıkınca yaşar…! ‘’

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10/02/2013
Saat;01_41


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...