31 Aralık 2016 Cumartesi


DİNLE, YÜREĞİNİN SENFONİSİNİ !

Dışarıda, gece .... İçimde, ruhum ... Sinemde, yüreğim üşüyünce .... Yüreğimin sesini, senfonisi dinliyorum .... İliklerim den kopup gelen o, çağlayanın taşışını yaşıyorum, an be an ...! El-ayak çekilince ... Evli, evine ... Yolcu, yoluna ... Köylü, köyüne gidince .... Herkes dağılıp ta ... Yalnızlığın derinliğine ..... Küf kokan, nemli dehlizlerine daldığımda ... Dışarıda gece, içimde ruhum, sinemde yüreğim, param parça olur .. Yeniden , her keresinde un-ufak olmacasına ..... Gümüşi bir gecede, ay ağlar, yapraklarda su donar .. Buz gibi gecede ağlarım, göz yaşlarım donakalır, kirpik uçlarımda ...! İçimdeki çocuk inim, inim inler .. Karanlığın kuytularına gömüldüğümde ... Mahsun çocukluğum dillenir, o en gizemli sözcüklerle dillendirir, kendini ! Dinlerim içimdeki çocuğun,ruhumun,yüreğimin ve kainatın sesini ... Gecenin, seslerin, hayatın, sessizliğin ve göz yaşlarının, rüzgarların sesini ! Tamda şu anda . Eski yıl, bir koca yıl boyu tükettiği .. Sararmaya yüz tutan takvim yapraklarının bitimiyle... İliklerine dek üşümüşlüğüyle ... Alıp ta başını, gitmelere hazırlanırken ...! Yeni yılsa, kararsız, ürkek ve hatta birazda korkarak .. Henüz hayatlara girememiş, dünyaları kucaklayamamışken ... Ben ve yeni yıl, kala kaldık, arasatta, Araftalığın iç ürperten, ruh acıtan belirsizliğiyle ... Eskisinin vedasının, yenisinin heyecanına karışmışlığında ... Yeni yılda, bencileyin öksüz, yitik ve mahzun ...! Ömrüme yazılmış, değişmeyen yazım bu benim .. Ömrümün öyküsü gizli, her harfinde ve her satırında .. Dünümden ve benden izlerle bezeli .. Ömrümün ve boynumun gerdanlığıdır, ilelebet taşıyacağım,onu ... Ömrümde, ömrü olacak olanların öyküleriyle ilmek,ilmek dokunmuşluğum da .. Ömrüm gizlidir, ömrüm, her halkasında ..! Ve, siluet im, gölgem hatta yaşam ışığım olup .. Benimle o, son nefese, Ölüme aralanan o malum kapıdan süzülmecesine, beni terk etmeyecek .... Buna olan o, sarsılmaz inancımla ... Seviyorum, ben ... Bendeki beni, yalnızlığımı .. Ondandır, yalnızlığımda dinlerim ... Yalnızlığın o, efsanevi senfonisini ... Bir başımalığın mahzunluğunda ... Tarifsiz sarhoşluğunda, sürülüp-savrulmuşluğumla ...! Dinlediğimde içimde çoğalan o, sesi ... Hep, hüzünle gülen yüzler ... Gülerken ağlayan, yaşlı gözler görürüm ..! Sesler çoğalır, kulaklarımda .... Müziğin içe işleyen tınısını, dünyanın sesini, yelin esişini ... Sessizliğin sesini nakşederim ruhuma .. Seslerin kılavuzluğunda .... Düşlerimin, efsanelerimin, umutlarımın, hayallerimin ev sahipliğinde ve mihmandarlığında ..! Dahası, yılların, yalnızlığın, acıların .. Küf kokularının ruhumu, allak-bullak etmecesine, beni talanında ... Bizzat yaşayarak tanıdım, anladım, keşfederek öğrendim ki ... '' - Bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir..! '' Şimdi yeni yıla adım atmaya ramak kalmışlığında .. Ya'da, henüz, yenice adım atmışlığında .. Dünyaya yeni ve ilk kez göz açmış bebe duruluğu ve saflığıyla, Masumiyetin en arınmış haliyle .. Sende keşfet, dinle yüreğini, içindeki o, sesi .. Ruhunun derinden, derine dillenişini ... Öğren, ömür öykünü ..! Hayatın sendeki, senin hayattaki izlerini .... Yüreğini dinler, kendini keşfedersen, öğrenip görürsün ki ... Yüreğine,ömrüne ve aklına en kalın harflerle yazılıp .. Altının, neon ışıklarıyla ... Ya'da, ebem kuşağı renklerinin albenisiyle çizilmişliğinde ... Ömür boyu silinip-çıkmamacasına nakşolur hayatına .. İşte o an anlarsın, öğrenirsin asla ama asla unutmamacasına ..! Dinle yüreğinin senfonisini ve öğren ... Bil ki ... '' - Bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir ..! Bir zincir, en zayıf halkası kadar kuvvetlidir..! ''


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Friedrichshafen / Almanya
31/12/2016
Saat;21_25

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...