BU ŞEHRİN TARİHİNDE, KÜNYESİNDE YAZILIR, ÖYKÜNLE, ADIN ...!
Bu kentin bağrına, doğdun, doğalı ..
Keşmekeşiyle, kaosuyla, dinginliği, güzelliği ve hatta romantizmiyle ..
Hayatına katıldın,katılalı ..
Bu şehre, farkındasızlıklarda yada bilerek ..
Katkılar sunup, soluklar bırakıp, zenginlik ve çeşniler kattın, katalı ..
Yani, kundaktaki gününden ve ömrünün dününden ,yarına dek uzanan öykünle ..
Bu kentin kolyesinde, bir renk oldun, olalı ..
Hayatında bir ilmek, bir düğüm, bir damla su ve nefes oldun, olalı ..
Aşklara, maceralara, kavgalara koyulup ..
Savaşlar kaybedip, zaferler kazanmışlığında ..
Ya' da, en yorgun anında, bir solukluk arada...
Sırtını, duvarına dayayıp, derinden,derine ve keskin,keskin soluyarak ..
Göğüne bakıp, gözlerini yumarak ..
Kentte zerre olduğunun hissini, iliklerinde duydun, duyalı ..
Olmasa da zamanın, fırsatın, olanağın ...
Kalmasada mecalin...
Değil, uzun uzadıya, yazmalara ...
Oynatamasanda, parmağını ...
Ömür izini, öykünü ve adını yazarak, koymak adına ...
Emin ve müsterih ol ki .....
Yinede ve inadına bir şekilde ve gereğince, yazar ....
Tarih, hayat, zaman ve toplumsal hafıza adına, birileri .....!
Ömür öykünü,künyeni ve adını, kentin tarihine ve sayfalarına ...
Bu kentin hayatına terin, göz yaşın, suyun, göz nurun karıştı, karışalı ..
Hayat çorbasında, tuzunun-biberinin ve emeğinin bulunmuşluğuyla ..
Yinede ve inadına ...
Bu şehrin tarihinde, künyesinde yazılır, ömür öykünle, adın ...
Ömür öykünle, hayatın ...
Senden sinen kokunun, kentin iliklerine işlemişliğinde ...!
Karşılıklı, birbirinizin içini, dışına çıkarttığınız ..
Başını döndürdüğün ve başını döndüren bu kent ..
Kucak açmışlığıyla, sana ..
Senin, onun iliklerine, işlemişliğinde ..
Sunar, en cömert haliyle güzelliklerini, nimetini, sürprizlerini ve albenisini ...
Ve, pek tabiki beklenmedik ...
Hoş olmayan, hatta kötü sayılabilecek ...
Tüm yön ve sürprizlerini de, sana ...!
Semasındaki, ışıl, ışıl yıldızları, selamlar, seni ..
Neon ve sokak lambası ışıkları, vitrin ışıltıları ..
Yaldızlı parıltıları .....
Yıkar seni, tepeden, tırnağa ..!
Kaldırımları, köhne ara sokakları, çıkmazları, caddeleri ...
Adımlarını, ayakkabı izlerini nakşeder, sinesine ..!
Kusunca kah, öfkeni,kah, safranı ..
Olmadı, sümüğünü, balgamını, tükürüğünü ...
Küfrünü,kahkahanı,zırıl-zırıl ağıtlarını ...
Hatta, göz yaşlarını ve elemlerini, yutar ...
Sen, gam, keder yada kahkahalar saçarken, ona ...
Kent, çınlar sesinle, yıkanır gülüşünle ..
İçinin kaynayarak, kendinden geçmişliğinde .
Pek tabi ki ...
Hayattan ve aşktan yana, korkuların şahlanınca ...
Kış güneşi güzelliğinde, işler kent, sevgiyle içine ...!
Yayılır tüm sıcaklığı, seveceliği ve albenisiyle ...
Ilgıt, ılgıt, duygu, duygu, ferahlık,ferahlık yüreğine, ruhuna ..
İçinde, güvenin huzurunu, çoğaltmacasına ..!
Sevecenliğin şalıyla sarar, ruhunu, bütün zarafeti ve şevkatiyle ..!
Öper, alnının ortasından, ana-baba güzelliğiyle ...
Cömertçe ve babacanlıkla, sana sahip çıkmışlığıyla ..
Tanımışlığın aşinalığıyla,huzurla doldurmacasına, içini ..
Yalnızlığını, korkularını, endişelerini, unutturup ..
Evham ve sancılarını bastırmacasına ..!
An gelir, gözlerinin önünde ve beyninde filmler ..
Ruhunda, fırtınalar kopar ..!
Seni sarınca, karabasanlar ..
Depreşince buhranların, bunalımların ...
İsyan, isyan çoğalınca, sessiz yürek çığlıkların ...
Sen korktukça, hayattan ...
İşte o, zaman prangalarının, balatalarının kopmuşluğunda ...
Belalar akar, logarlarının taşmışlığında, sokaklarında ..!
Seni ve cümle korkakları yutmacasına ..!
Sen kaçtıkça, senden,kalabalıklardan ve beladan ...
Çullanıp, abanır üstüne, üstüne karanlıklar,karaltılar ..
Seni, her bulduğunda, ya'da, kıskıvrak üstüne abandığı an ve yerlerde ..
Azmanlık ve ceberrutluklarla ..
Tüm zorbalığıyla, hayat ..!
Alabora olmuşluğunda, su alıp, batarken ..
Ruhunun huzur ve güven teknesi ...
O anlarda, kalakalırsın, gecenin karanlığında ...
Soğuk, karanlık suların, hırçın, azgın, dalgalarında ...
Cebelleşmelere koyulursun, o an , can havliyle ...
An gelir, sen çıkarsın, suyun üstüne ..
An gelir, sular çeker seni, korku, korku, diplere ...!
Böylesi anlarda ...
Ya'da, tarifsiz sevinçlerinde ..
Adeta, emirin, demiri, kesmişliğinde ..
Kederlerini, kahkalarla boğup, elemlere son verdiğin, tarifsiz sevinçlerinle ..
Kahkaha, kahkaha çoğalan, şen-şakrak mutluluklarında ...!
Dursa, zaman ...
Sussa, tüm sesler ...
Dal oynamasa, yaprak kıpırdamasa,su şıkırdamasa ..
Rüzgar esmese ..
Hatta;
Dut yemiş bülbüle dönse, martılar, börtü-böcek ..
Ve, diğer cümle kuşlar ...
Tebeşirler kırılıp, un-ufak olmacasına ezilse ...
Dövülüp, toza dönse ...
Çalınsa yetenekleri ...
Ya'da, yitse yazma becerileri ...
Olmadı, elinden alınmışlığında, kalemin-kağıdın ...
Yazamasan da ...
Ömrünün ve aşkın öyküsünü ..
Dillendiremesen de, duygu keşmekeşlerini ..
Ruhsal anaforlarını, seraplarını, düşlerini ...
Satır, satır, ses,ses, çığlık, çığlık ...!
Şiir, şiir, şarkı, şarkı ...
Hatta, ağır roman karanlık,kalınlık ve tadında ...
Söz bitse, kağıt-kalem tükense ..
Toz-duman kaplasa kenti ve günü, ömürleri, bedenleri ..
Alev, alev ateşlerde kalsa Neron'un, Roma'sı gibi, bu şehir ...
Sen...
Yazı ..
Ve, anlatılarda, kelamlar, sözcükler, harfler ....
Savruluşlarda, kül olsanızda ...
Dumana kesip, havaya karışsanızda ....
Yani ...
Tüm olursuzlukların, şaha kalkmışlığında ..!
Yinede ve inadına ...
Bu şehrin tarihinde, künyesinde yazılır, öykünle, adın ...!
Öykünle, adın ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/ İSYANİ
Friedrichshafen / Almanya
07 / 03 / 2017
Saat; 17_00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder