18 Temmuz 2020 Cumartesi

YUH …,

Bakar körlüklerinizde, gözlerinizin önünde, debelene,
debelene, öldüm …
Kiminiz yok saydınız, kiminiz başınızı çevirip, gözlerinizi kaçırdınız..
Görmezden gelerek, insanlığınızdan utanmadan üstelik de
Aklı evvelliklerde, ahkam kesmeyi bırakmamışlığınızda …
Ayaklarınızın ucunda, bizzat sizlerce deşilen, kazılan ….
‘’ - İNSANLIK ÇUKURUNUN, BALÇIKLI BOZ BULANIKLIĞINDA ;
Kanadı kırık serçelere taş çıkartmacasına, çırpına,çırpına, debelenerek, öldüm..
Sözde, lafa gelince bir de gururlanarak dillendirir ve ‘’ Düşene vurulmaz ‘’ dersiniz,palavradan,kelamınızla …
Hepsini, şimdi akıp-toprağa karışan gözlerime nakşetmiştim ..
Şu anda toprağın bir metre kadar derininde yatan, kadavralığımla …
Akıp-toprağa karışan göz bebeklerimi aramaktayım el yordamıyla ..
Sakın ola suç delilleri yok oldu diye, paçayı kurtaracağınızı sanarak heveslenmeyin ..
‘’ – Kabaramazsın Kel Fatma..’’, Deyince tüylerini ihtişamla ortaya koyan, Hindiliklere özenmeyin..
Onlar, sizden fersah,fersah makbul olan o, canım hayvanlara has ritüeldir..
Siz, sözüm ona insanlığınızda, hakir görüp, burun kıvırdığınız o hayvanlar kadar masum ve günahsız değilsiniz ..
Şimdi el yordamımla, göz bebeklerimi arıyorum…
Eninde-sonunda BAKAR KÖR VE İNSANLIĞIN YÜZ KARASI HALLERİYLE, YÜZLEŞECEKSİNİZ..
Bundan, adınızdan emin olduğunuzdan daha çok, emin olun ..
Bugün olmazsa,eminim ki, yarından da yakındır, bu yüzleşme.
Kaldı ki, asıl olan benim bunu ortaya koyup, kanıtlamamda değil ve gerekmiyor da …
Bunun utancı ve yüz karası, alın kiri yeter de artar, size.
Sizler, yaşayan ölü canlıklarınızda riya balçığında debelenirken ..
Yaşadığınızı ve insan olduğunuzu mu, düşünüyorsunuz , hala ?
İş böyleyse ve dangalaklığınız bu boyuttaysa..
Size,layık olduğunuzca seslenerek …
Vah demenin de ötesinde ,YUH DİYECEĞİM ,SİZE ..
YUH…!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

17 / 07 / 2018

Saat ; 14_39
TÜKETİNCE SIFIRI ….

Der ki İSYANİ, hayatın çemberinden geçmişliğiyle ..
Maazallah,tüketince sıfırı insan …
Döner yanıp-kavrulmuş, telef olmuş ota,çöpe,yenilmez olmuş ekmeğe….
Düşleri yel, umutları hayatın seli silip-süpürünce ..
Tüketince sıfırı insan, akıl dumura uğrar ..
İnsan şaşkınlık ve acılara dalar, darmadağın olur …
Yıkık bina artığı gibi, moloz-toz ve hasarla, hüsran olur çıkar …
Çözümsüzlükler döngüsünde kıvrandıkça, kaybeder şuurunu ve moral yitikliklerinde, deli-divane kesilir.
Tüketince sıfırı insan, ak renkler çekilir ömür atlasından, karalara bürünür ruhu ve bedeni..
Duygu gel-gitlerinde kırılır,incinir, zerre,zerre dağılır ..
Toz olur savrulur, duman olur tüter ….
Çare diye kadehe de gömülür …..
Gama-kedere bürünmüşlüğünde ….
İğreti duruşlarla, kanadı kırık kuş gibi, tutunamaz hayata …
Korku ve telaşlarla saçaklara yada ağaçlara tüneyen ürkek kuşlar gibi ..
Ha uçup kaçtı hallerinde, ha titremelerde, geçer kendinden .
Uyumsuzluklarda, hayatın boz bulanıklığında ne düne,nede yarına aittir ..
Ömrünün dönmüşlüğüyle yaz -boz tahtasına...
Terk edilen çocuk yada unutulan bavul gibi kala kalır ...
Toz-toprak kuytularda, kendini eskimelerde bulur, için, için çürür …
Çıkar içi dışına, ömrünün ve hayatının çıfıtı çıkmışlığında …!
Tüketince sıfırı, ne sağlık kalır,ne saadet,nede mutluluk ..
Karaya keser ömrü, gönlü ..
Dillendirir İSYANİ halleri görüp, acıda, halden hallere kalanlara katlanamamışlığıyla ..
Çekmeye çalışır,insanların dikkatini, gözler önünde göz göre, göre, telef hayatların heba oluşuna ..
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hallerinin ….
İnsan geçinen,insancıklarca, utanmaz-arlanmazca, insana ve ömürlere reva görülen rezilliklere ..
Dur demek için kahreden bu kara düzene, avaz,avaz haykırır İSYANİ ..
Bilir ve der ki, böyleliklerde
Hüzün bir yana,mutluluk öteye ve ömür, azaba düşer ..
Ömür, azaba düşer .
Tüketince sıfırı, katran karasında boğulur insan ..
Kimi zaman yüz karası, kimi an gönül karası, kimisinde, kahreden ömür yarası olur ..
Ölüp kurtulmak istesen, ölememişliğinde , hayatın kıskacında içersin zulmün ağusunu …
Tüketince sıfırı, tükendiğini yaşayarak hissedersin, iliklerinde ve ömründe..
Vakit çok geç ve iş,işten geçmeden, silkinsin insan fark etsin gerçeği ..
Uzatsın yardım elini, diye ..
Kara fotoğraftan kayıp ömürler seçip,telef ömürlere ağlamamak ..
Sıfırı tüketenlere yanmamak için ..
Kulak verilsin ister İSYANİ, yüreklerin sesli-sessiz çığlığına ..
Bundandır ki, döker duygularını ..
Duygulara ve yaşanmışlıklara tanıklıkla, mısralara ..
Çoğalır ömür, ömür ıskalanmış hikayeler ..
İSYANİ’ nin dizelerinde dile gelir, hem acılar, hem gerçekler..
Hem acılar, hem gerçekler...
İner gözün de ömür perdesi, göçer gidersin sessizce ..
Azaplar içinde, ölüm denen o, dönüşsüz ülkeye ..
Tüketince sıfırı, tükenmişliğin örümcek ağın da, ölür-çürürsün için, için …
Tüketince sıfırı, çıkarsın sen, sen olmaktan …!
Çıkarsın, sen, sen olmaktan …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

19 / 03 / 2018
BE HEY SÜNEPE …

Evelenip-gevelenip cesaretsizliğe kurbanlıkta yutuluveren sözcükler gibi …
Varla-yok arasında bir yerlere saklanmış hallerde, tükettin ömrünü sünepeliklerde ..
Ne kalktın diriye, ne yattın, öldün ölüye karıştın .
Sinamekiliklerde ömür tükettin .
Gel gör ki, yinede ve inadına adamım, insanım diye geçinip, aklın sıra racon kesmekten geri durmadın …
Özün çürüyüp, kurt yiyen ağaç gövdelerinden bile farksız ve hatta metelik bile etmezken …
Kalıbınla, endamın ve fiyakanla adam geçindin..
Dışın başkalarını, için beni yaktı daima ..
Şunun,şurasında üç günlük emanet dünya malına, şana, şöhrete, mala,mülke, kariyere tamah ettin ..
İSYANİ dedikçe gerçeği yüzüne, sen taktın maskeleri art, arda yüzüne ..
Dünya denen bu arenada senin gibi sülükler at koşturup, sürünür her yerde ..
Ne zaman doğruluk ve gerçekle yüzleşme gerekse, sen ve sen gibiler kirişi kırar,sıvışır sessizce ..
Alır kuyruğunu apış arasına toz olur birden bire …
Kurdun sevdiği boz-bulanık günde çıkıverirsiniz apansız ve sinsice ..
Ocaklar söndürüp, yuvalar yıkarak, nemalanmaya ..
Her devrin adamı, her düzenin köçeği olmak yazılmış künyenize ..
Değil kolu vermeye, elini bile vermeye gelmez sizlere ..
Sizler ki at kıçında kene ..
İnsanlıkta lekesiniz, leke ..
İSYANİ boşuna demez size …!
‘’ - Evelenip-gevelenip cesaretsizliğe kurbanlıkta yutuluveren sözcükler gibisin, be hey sünepe ..!
Be, hey sünepe …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

20 / 03 / 2018

Saat ; 09_50
YIRTILIR, ACILAR KASIRGASINDA, RUHUMUN ATLASI ….
NE YAMA, NEDE DİKİŞ TUTAR …!

Yırtılır, acılar kasırgasında, ruhumun atlası …
Ne yama, nede dikiş tutar …
Yarama tuz basar, dağlarım,
Naçarlığında, yarasını yalayarak, bir başına iyi eden sahipsiz köpekler gibiyim ..
Aidiyetini, yerini, yurdunu, yönünü,ufkunu ve kendini yitirmek nasıl bir duygu ve onulmazlıktır ?
Yaşamadıkça hiç bilemeyeceğiniz bir hal ve onulmaz acı, tarifsiz bir dürtüdür.
Su üstünde titreyen ot, çöp, yaprak yada ışıltılı ,ışıltılı çoğalan tarifsiz güneş yansıması ve güzelliğini gölgeleyen ..
Bir bulut karaltısının, suya aksi ve sinişi gibidir, hicranın içinde mutluluğa erişme çabası ..
Nerde başlayıp, ne zaman ve nasıl bitip, kesileceği bilinmeyen bir serüvende sürüklenmektir .
Bir cigara ateşinin etinizi-teninizi yakıvermesi gibi içe işleyen türünden …
Yada bir diken veya cam kırığı batığının ….
İçe işledikçe, daha çok paralayarak …
Vehim saçıp, adeta için, için kanaması gibidir ….
Cebinizdeki son kuruşun, yüreğinizdeki son umut kırıntısın… Beklenmedik an ve şekilde apansız, uçurumdan aşağıya ….
Yada ateşe veya suya düşüp, yok olması gibidir …
İçte büyüyen hiçlik, tükeniş ve yalnızlıklarda yitiş …
Dala, yaprağa, çiçeğe konan börtü-böceğin, kuşun …
Ürkek hallerdeki dansında yaşadığı, duygu durumundan pek farklı olmayan …
Yenik, savunmasız, edilgen hallerde ….
Ne yapıp etseniz,ne denli çabalasanız da ….
Bir türlü, içine girip, oyununa dahil olamadığınız hayata, kıyısından, köşesinden bakarak ….
Akla-karanın anaforunda, ömrü tüketmek …..
Sözcüklerin kifayetsiz kaldığı ve hatta sözün bittiği hal ve durumda olmaktır …
Yitirince umudun pusulasını, sevincin ve mutluluğun haritasını ..
Kös, kös tutsak olup, surat dökmelere hükümlülüklerde ….
Ömür tüketmeye mecbur kalmayı, tarif ve adlandırmak ...
Samanlıkta iğne aramaktan farksız, ve yahut …
Zifiri kör karanlıkta, el yordamıyla yol bulmak gibi, zor ve meşakkatlidir.
Düşmeye görsün, ömrünüz ve gönlünüz, böylesi hallere bir yol ..
Anlarsınız o zaman, bire bir yaşayıp, diyetler ödemişliğinizle ..
Dünyanın kaç bucak olduğunu ve hayatın zorbalığını …
Ömrün, hele ki de mutluluğun bedelinin, neler ve nasılda ağır olduğunu ..
Gözünüzü tavana dikip, düşünürken buluverirsiniz, bir anda kendinizi ..
Bencileyin sizde, mutsuzluğun ve muammaların alaca karanlık kuşağında ..
Titrer dudaklarınız, yüreğiniz, gözünüz seyrir, ıslanıverir kirpik uçlarınız …
Bir yel eser başınızda, saçlarınız arasından yalayıp geçerken hüzün, eskimiş ve yorgun bir ömrün bekçisi insan olup çıkmışlığınızda ….
Yenilgi ve bitaplıkları hissedersiniz, ta iliklerinizde …
Avucunuzdan uçup, giden kuşlar, kelebekler gibi….
Yılların izleri kalır, ıslak, ıslak avuçlarınızda ….
Islak, ıslak avuçlarınızda ..
O an, tıpkı avuçlarım gibi olup, çıkar avuçlarınız, bencileyin …
İşte böyleliklerimde …
Yırtılır acılar kasırgasında, ruhumun atlası …!
Ne yama, nede dikiş tutar …!
Ne yama, nede dikiş tutar …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

20 / 03 / 2018

Saat ; 21_08
ISLANIR HALA ...

Hep, dizdim yaptım, inatla,kararlılıkla ..
Gel görki,aşka dair boz-bulanık duygularım ve aşkın bana inatla karşı duruşuyla olsa gerek ..
Her defasında ve denememde ..
Yıkıldı,yerle-yeksan oldu aşk kulelerim .
Para etmedi çabam ..
Ya bende bir kudümsüzlük, ya aşkta bir sinamekilik ve betlik vardı anlaşılan ..
Hiç bir araya, aynı çukura akmadı suyumuz aşkla ..
Suyu çıktı bu işin o benden, ben ondan sıkıldık ki ..
Taşındık aynı gök kubbenin altında da olsak ırak ,ırak coğrafyalara..
Sağ olsun o gün- bu gündür, ne o bana uğrar, ne ben aşkın yakın semtinden geçerim ..
Nane molla ve bir dargın- bir barışık olmaktansa ..
Ayrı makaralara sarmışlıkta, aşkla, hasret çoğaltıyoruz bir birimize, bu ara ..
Benden yana selam-sabah olsun, ona ..
Ondan yana,havalar ve haller nasıl onda ve coğrafyasında durumu bilmiyorum ..
Bihaberliklerde ömür tüketiyorum yalnızlığın çile tezgahında ömür eskitip,hayatı tek renklerde dokuyarak ..
Birde şu söz geçiremediğim gönlümle,aşka susamış yüreciğim olmasa ..
Her şey güzel olmaya olacakta ..
Bu iki söz ve ferman dinlemez haspaya söz geçirememişliğimle ..
Ne zaman, aşk dense ve ondan söz edilse..
Gözlerimin kurnası bozulur, kirpiklerim nisan yağmurlarına yakalanmışcasına, ıslanır hala ..
Islanır hala ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya
23 / 03 / 2018
Saat ; 01 _ 55
BEYAZ ELDİVENLİ KİRLİ, KANLI , KARANLIK ELLER …

Bildiği tek işin uşaklık ve maşalık olmuşluğunda ..
Ömrü billah kula,kulluk, dilsiz şeytana uşaklık ve ağa babalarının emriyle kötülüğe ileri jandarma karakol kuvvetliği yapmışlığında ..
Kimliğine kazınan katil damgasını boşa çıkartmamacasına koyulmuşluğuyla ..
Görünürdeki etliye-sütlüye karışmazlığının aksine her belada parmağının,elinin olmuşluğunda …
Masum kanını döküp,olmadı banıp ekmek doğrayıp yemişliğinde..
Beslendikçe semrilip,semrildikçe azgınlaşıp, azmanlaşıp …
Dur-durak bilmeyerek , gelecekleri karartıp,ömürleri talan ederek yarınları çalıp ..
Ocaklara incir ağacı dikmişliğinde …!
Kraldan çok kralcılığa ve soyunmuşluğuyla kan dökücü çakallığa ..
Kan döküp, can alıyor dünya coğrafyasının atlasında ..
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!
Bilindik ve bilinmedik coğrafya ve iklimlerinde utanmaz-arlanmazca kan dökmüşlüğünde …
Hizmet ederek dünyanın tüm kötü, karanlık emperyal güçlerine ..
Cirit atarak dört bir yanda ..
Göndermişliğiyle masum , mazlum halk çocuklarını VATAN-MİLLET-SAKARYA nutuklarında ve hamasi kahramanlık palavralarıyla ..
Kan döküyor değişik coğrafyalarda …
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!
Ölenlerin içinde ne kendinin nede bir yakınının olmamışlığında ..
Diri salıp, ölü getirerek canları, mahvederek hayatları, kan döküyor, kan …
Kana doymayan vampirler ve soysuzlar güruhu …
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!
Beyaz eldivenli kirli, kanlı, karanlık eller ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Ereğli / Konya

25 / 03 / 2018

Saat ; 23_56

16 Temmuz 2020 Perşembe

ANAHTAR DELİKLERİNE ....!
Karanlık zindanlarda ve sırf direncimi, inancımı, öz güvenimi, en önemlisi de umudumu kırmacasına ... Katıksız hücre cezaları adı altında, kafalarına göre, uydurma sebep ve suçlar icat ederek .... Beni, böcekten de beter hale getirip, diz çökertmecesine, sürüm, sürüm süründürerek .. Keyfiyetle akla gelmedik işkenceyle zulüm dayatan, bu ceberrut kanlı sistemin , insanlığı yitmiş haysiyet celladı gardiyanlarınca ... Bırakın özgürlüğe hasret bırakmayı, onuruma ve haysiyetime göz dikmelerini .... Tarifsiz şekilde, ışığa hasret ve susamış bırakmalarında .... Çoğalan, dayanılmaz ışık özlemi mi dindirebilmek uğruna .... Anahtar deliklerine, gözlerimi dayayarak, göz bebeklerimin, süzülen ışık zerresini öpmüşlüğüyle .. Ömrümden, ömür çalınarak geçirdiğim, saymaları unutup, terk ettiğim, onca yıldan sonra .... Şimdi ve halen, sözüm ona azat edilip, lütuf sayarak bin mihnet ve sayısız engeli aşmamla özgür kalmışlığımda bile .. Özgürlüğümün tadını çıkartamamak, bir yana ... Ruhum dan esaretin acı dolusu gölge ve karanlıklarının, dahası acı ve içerlemelerimin ezinc'inin, hiç mi hiç silinmemişliğinde ..... Halen, anahtar deliklerine, gözümü dayamamı, gözümü, anlamanızı umup, beklemeksizin .... Hatta, ayıplama larınıza aldırmaksızın .. Işığı öpen göz bebeklerimi doyurup, güldürebilmek adına ... Sırf ama sırf, bu sebeple .. Gözlerimi dayarım, göz bebeklerimin ışığı öpmüşlüğünde, anahtar deliklerine ... Anahtar deliklerine ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
16 / 07 / 2020
Saat ; 19_00

O, SEVDALAR ÇAĞI ...!
Öfkeyle ve sabırla kendini sıkmaktan, o canım dişlerini döken ömürlerin ..
Sevdalarının ve kavgalarının heba olmamacasına ..
Ereklerine ermenin kıvancıyla, kutsanıp,kutlandığı günleri görme heyecanıyla,çoğalan duygu sağanağıyla ..
Gün doğumuyla ve gecenin alaca karanlığıyla ....
'' - ÖNCE VATAN ! '' Diye haykırarak, siperlere dayanan ....
Ödünsüz onur savaşçısı, aydınlanma neferi, barışın türküsünü dillerine dolayan, kahraman yiğitlerin ..
Kurşun, süngü, olmadı, hançer saplanan sinelerinden ...
Sevdanın, türkü,inanç ve ölümsüzlüğü dillendiren destanlar olup, fışkırmışlığında ...
Bitecek ve kökten gidecekse, korkunun karanlığı ve krallığı ..
Utancının şalına bürünerek,alıp başını gitmeli, ünsüz,sessiz ..
Bir daha izi,esamesi kalmamacasına
Dönmeli, geri gelmeli ....
Yeminliliklerde, dönüşü bekleyerek ...
Yıllara meydan okuyan, onurlu ömürleri, bağrında taşıyan,
o, sevdalar çağı ...
O, sevdalar çağı ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli / Konya
16 / 07 / 2018
Saat ; 15_35

12 Temmuz 2020 Pazar

GÖZLERİMİZİN BU HALİ …,

Yazılır geceye, ömrüm ve öyküm ….
Talanlarınızdan arda kalanlığın azabının, ıstırabının, utancının derin, tarifsiz izlerini …
Ruhumun acılarını yansıtan, kederlerimin sindiği melul, melul bakan gözlerimden yansıyanlar …..
Bana yaşattığınız utancı nakşeder geceye, hayata ..
Ne gece, ne neon ışıkları, nede gündüzün ve güneşin ışıltısı siler, gözlerimin ve ömrümün kederini,kirini …
Bakmalara utanması gereken ben değil, sizlersiniz özünde …
Gelin görün ki,hayasızlık öylesine kazınarak yer etmiş ki sizlere …
Hayanız,edebiniz,arınız-namusunuz silinmiş, kalaysız kaba dönmüşsünüz …
Sadece nişadırınız değil ,insanlığa dair zerreleriniz,hücreleriniz,kimyanız bozuk,sizin …
Dönmüşsünüz, kalay tutmayan kaplara …
Değil, bana ve ben gibilere..
Öz be öz kendi evlatlarınıza reva gördüğünüz, tecavüz ve katliamda ….
O sabi-sübyan masum ciğerpareleri, teleften utanmayan …..
Ciğeri metelik etmeyen, illet ve lanet hilkat garibesi, ucube yaratıklarsınız ….
Her an, yerden biten mantar gibi, üreyip-türeyen …
Müstehaklığınızla, köküne kibrit suyu dökülerek, soyları kurutulasıca….
Soysuz-cibilliyetsiz, asalak canavar sürüsü, siz, kuburluk güruhlar ….
KAÇIRMAYIN BENDEN VE BENCİLEYİN KURBANLARINIZDAN ..
MİL ÇEKİLİP KÖR OLASICA O, GÖZLERİNİZİ …
BAKIN BİZE…..
MAĞDURUNUZ VE KURBANINIZ …
O KADAR ÇOĞUZ Kİ ..
SAYMAKLA BİTMİYORUZ ….
İÇİMİZİN KAN AĞLAMASINDANDIR, GÖZLERİMİZİN BU HALİ …
GÖZLERİMİZİN BU HALİ ….!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Ereğli /KONYA
04/07/2018
Saat; 02_46

GÖZ BEBEKLERİNDE SAKLIDIR, KORKULARIN ....!

  İmrentiyi, tiksintiye , zoru, kolaya, kolayı, zora, oluru, olmaza, olanaklıyı, olanaksız, sevgiyi, nefrete döndüren ...... Hükmeden ve boy...