16 Ocak 2015 Cuma
KARDELEN ÖMÜRLER..,GÖNÜLDEN GÖNÜLE BİR GİZLİ YOL VAR: MAVİ SİYAH İÇTİM GECEYİTadarken ölümü,mavi siyah i...
KARDELEN ÖMÜRLER..,GÖNÜLDEN GÖNÜLE BİR GİZLİ YOL VAR: MAVİ SİYAH İÇTİM GECEYİTadarken ölümü,mavi siyah i...: MAVİ SİYAH İÇTİM GECEYİ Tadarken ölümü,mavi siyah içtim geceyi.... Azap azap sunuldu bana,çile dolu hayatımın sonlanması... Önce duygul...
MAVİ SİYAH, İÇTİM GECEYİ
Tadarken ölümü, mavi siyah içtim geceyi....
Azap, azap sunuldu bana, çile dolu hayatımın sonlanması...
Önce duygularım iğdiş edildi, gülmeyi haram kıldılar...
Sevmeyi bilemem işliklerinden...
Yüreğime kor koydular, sevmenin suçluluğunu şiddet ,şiddet, korku ,korku, ölüm, ölüm !
Olayım diye , bende tıpkı kendileri misali, sevgiden yana çorak diye...
Çöle döndürdüler, güzelim gönlümü,
Bahar çağımda, kul- köleliğe tutsak edilmişliğimde...
Sonrasında, çalındı yaşam hakkım elimden..
Tadamadan ben yürek sevincinin rengarenk duygularını..
Gömüldüm ölüme diri diri bir kümes de ..
Halime acımış lığında , gıdaklama senfonisiyle ölümüme eşlik eden, feryat figan tavuk seslerinde..
Tadarken ben ölümü an be an, gecenin içinde,
Taş kesilen yüreklerce dayatılan vahşetle..!
Naçar 'lığın zincirlerine tutsaklıklar da daha bu körpe güzelliğim de...
Kursağımda kalmışlığıyla yaşama sevinçlerimin..
Mavi , siyah içtim geceyi...
Kirpik uçlarında takıldı yaş, yaş...
Ve boğazımda düğümlendi hıçkırık, hıçkırık..!
Ölüm şerbetini içerken dede-baba elinden ben
Onlar....
Olmayan vicdanlarında, haklılık ve meşruiyet fetvaları sunuyorlardı kendilerine..!
İlbizli beyinlerinin ve insanlıktan nasibini alamamışlıklarının karanlığında..
Akıllarınca...
Yaradan'ın emrine ve törenin bağnazlığına sığınarak, sunarlarken bana ölümü..
Bir kümesin orta yerine kazıldı mezarım, gömüldüm diri diri ölümü tatmalara..
Ah be Orhan Veli.. Ah be ağabeyim..
Senin İstanbul'unun orta yeri sinema..
Benim katlim in mekanıysa kümeste ki ölüm çukuru..!
Orada gömüldüm, hicran, hicran, debelen işliklerde ben, ölümün renklerine..
İçtim gecenin mavi siyahını utanç Abideliğinin , akla zarar despotluğunda..
Sararken beni ölüm, vahşetin ortasında..
Mahşerin iki atlısı yakınım, ölümü sundular acımadan ve utanmadan...
Vicdansız , vicdanlarını rahatlamışlıkla, alarak canımı ALLAH adına(!)..
Mavi siyah içtim geceyi, ölürken diri diri toprağa gömülmüşlüğümde..!
Ölümün ve sevgisizliğin günahkar karalığında..!
Kendilerine insanım diyen, insafsız mahlukların acımasızlığında..!
ALLAHLIĞIMA ve AZRAİLLİĞİME soyunmuşluklarında..!
Hem de ALLAH ve töre adına...
Mavi siyah içtim geceyi ölüm çığlıklarında, vahşetin çağ dışı gazap 'lığında..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Hildesheim/ Almanya
05/02/2010
15 Ocak 2015 Perşembe
HÜZÜNLERİ DEMLEDİM,HÜZÜNLERİ.!
Rüzgar, rüzgar kışı muştulayan.....
Bir hazan akşamında,
Sızım sızım, sızıların...
Ama, daha çokta ...
Elemlerin, beni sarıp sarmalamış lığında.
Gölge, gölge, dantela güzelliğinde...
Yüzümü öpüp, okşayan akşam güneşi ,
Bürünüp te, o muhteşem turuncu şalına.
Hazırlanırken vedaya,
Mahzunlaşan yüreğimin tiril tiril titreyip,
İçin, için, üşümüş' lüğünde...
Sessiz, süzülerek,
Islatırken gözyaşlarım yanağımı.
Derdest edip,
Hüzünleri demledim, hüzünleri..
Gönül imbiğimde..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
22/09/2013
Saat:11_30
Göğünün, gönlünün, yüreğinin ve umudunun kandilleri sönen …
Hisar buselik makamlarda gün tüketip , kahır çoğaltan..
Ezin'cin, elemin esiri ömür ve bedenleri ..
Korkuların, kabusların, karabasanların ..
Katran karası sarar, iliklerine dek işlemecesine ..
Çürütür için, için…
Tıpkı, nemlerde ömür tüketen duvarlar gibi ..
Gamlara belenmişliklerde ..
Sıfırı tüketirler ..
Yaşayan, ölü canlıklarda ..
Aydınlığa ve umuda hasretliklerinde ..!
Dert büyütürler, dert ..
Kirpik uçlarına müptela göz yaşlarıyla ıslatıp, besleyerek ..
Dağlanmış yaralarının ..
Yeniden ve art arda açılıp kanamasında ..
Ölüp, ölüp dirilirler ..
Kerahat zamanların kuytusunda ..!
Dert büyütürler, dert ..
Dertlerin, onları sarmaşık misali sarmışlığında ..!
Günlerin, zamanların ve ömürlerinin bağrında .
Savrularak, elem kasırgalarında …!
Beyhude ve nafiledir, onlar için güzellikler ve düşler…
Ve, sadece kurumuş gül pembesi yalanlar demetidir..
Onlar da savrulmuştur..
Tıpkı ömürleri misali, gecelerin karasında,zamanın kuytusunda..
Onlar, kahır yüküne tutsak dolap beygirleridir kendilerince..
Değil, dünyaya ve hayata..
İçin, için kahırlara bulanmışlıklarda..
Gecenin, siyah atlasından da koyu karanlıklarda..
Yelken açarlar, yelken ..
Haritasız, pusulasız, dümensiz takalarla ..
Düşünce ve sözcüklerin makaralarını koparmışlıkla..
Kah, karanlık bir sokakta..
Kah, kuytu bir meyhanenin loşluğunda ..
Kah, mezarlıkların meşum ,ürperten sükununda..
Vururlar kendilerini ..
Karabasan ve hıçkırıklarla kesilen, ürkek ,korkulu uykulara..
Yorgunluktan harap-türap olmuşlukla ..
Külçe gibi yığılıp kalarak, mekanların, günlerin..
Hayatın, anlamını çoktan yitirip..
Onları yutmuşluğunda..
Kendilerine bile ıraklık, küskünlük ve yabancılıklarda..
İçerler, korkuların ve hicranın ağusunu ..!
Dolup boşalan şişelerin, içine yuvarlanmışlıklarda..
An gelir..
Mey onları içer, sarhoş olur art arda devrilen şişeler..
O biçareler adına..
Onların acısını, camlıklarında yaşayarak !
Salım,salım sallanır,yuvarlanıp dururlar ..
Oradan oraya, toza, toprağa veya göz yaşı-sümük düğününde ..
Sarhoş kusmuklarına, salyalarına bulanmışlıklarında..!
Nihayetinde ..
Böyleleri için, gündüzler bile ..
Karanlığın kayya kuyusu olup çıkar, sonun da !
Onlar ki, bedbahtlık bataklığında ..
Ömürler tüketen, ölü canlıklarında .
Çalınmış, yitmiş hayatları yaşayan
Açmadan solan, azap çiçekleridir ..!
Açmadan solan, azap çiçekleridir ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
10 / 01 / 2015 Saat;03_57
SABAH….
Dün
ömrünün,gecenin ve karanlığın kabusuydu…
Sen
içerken hayatın zorbalık ağusunu..
Üstelik
hiç mi hiç istemeden…
Dahası,hazırda
değilken..
Dayatmaların
prangasında ömür eskitenliğinde..
Ömrünün,günahlarının
ve hayatın kefaretini ödeyerek..
Uykularında
sana ağan karabasanların pençesinde paralanmışlığında..
Ömründen
ömür,benliğinden yaşama sevinçleri..
Ruhundan
huzur,yüreğinden düşsel güzellikleri çaldılar....
En
hoyratça talan edilmelerle gasp edildi, yılların,
baharların…
Masum
çocukluğun,ey bahtsız çocuk..
Sen,
kana buladığın ellerinin kirini taşımakla ..
Diyetlerin
en ağırını ve kahredicisini ödemekle cezalandırılıp,mahkum
edildin..
Talancılar,o
acımasız zebaniler..
Aldırmadan
çocuk ömrüne..
Daha
yaşama sevinçlerine doyamayan yüreğine..
Kini,nefreti,caniliği
şırınga ettiler..
En
kötüsü ne bilir’misin..?
Seni,
senden nefrette çalarak..
İhanetin
kara duldasında....
Geçtiler,umutlarının,ömrünün
ve duygularının ırzına..!
Bir
sabah parmaklıklar ardına atarak...
Gererek
insanlığı,utancın ve riyanın çarmıhına.
Tıpkı
dünde olduğu gibi bugünde..
Özgürlüğünün
gaspında,
Prangalar
vurarak, ömründen ömür çaldılar zulumde, işkencede,
Yenilerek
ego,hırs ve korkularına senin üstüne
Demir
soğukluğunu içiren kapılar kapattılar.
Bedeninin,ömrünün
ve yarınlarının ...
Utanç
okyanuslarının kirli karanlık sularda boğulması....
İnanç
ve iradeni teslim alıp..
İhanet
ve kalleşliklerde suç ortağı yapmalar adına..
Boynuna
asılan katil ve mahkum yaftasıyla..
Yaşamın
acımasızlığına..
Kahreden,ömürden
ömür alan azabına katlanmaya tutsak ederek seni..
Gri
hücreleri var eden soğuk , musibetli taş duvarlar yükselttiler
apansız..
Dört
bir yanına..
Maviye,yeşile,güneşe..
Hele’
ki de..!
O
çok mu çok sevdiğin kuş ötüşlerine hasret koyarak, seni..
İradene,vicdanına,ömrüne
hunharca el koydular.!
Hayat
ırmağını kurutup…
Seni,
senden çalarak..
Pervasız
ve zalimce..
İhanete
soyunarak, sana ,ömrüne,
Hayatını
renklendirip,süsleyen nice güzelliklerine karşı..
Yarınlarını,yüreğini,ruhunu
kararttılar..
Dün'ün
masum ve bahar ömürlü seni..
Kabus
dolu bir gecenin ..
Kerahat
ve beynamaz sabahında..
Daldasız-duldasızlıklarda..
Zorbalığın
pençesinde..
Katilliğe
tutsak ederek,talan ettiler, talan çocuk..
Dünün
masumuyken..
Bir
sabahın katili,canisi ,celladı yapıp çıktılar..
Seni
senden,ömründen ömür,yüreğinden yaşama sevinçlerini ve
masumiyetini çaldılar..
Umutlarını,
gecenin ayazlarında dondura koymacasına.
Ve,ne
hazindir ki..
Ömrün
gibi, yorgun ve bitap bir gecenin sonunda..
Kurşuni,
puslu bir bahar sabahında…
Seni,korku
zebanilerinin gardiyanlığında..
Yaşayan
ölü canlığa terk ettiler..
Yaşayan
ölü canlığa terk ettiler..
Mualla
SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk/Edremit
07/02/2014
Saat;01_37
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...