25 Kasım 2017 Cumartesi

SESSİZLİK .....,


Bilinçli seçkiyle ve seçicilikle tercih edilen sessizlik ..
Sükunun, vakurluğun, dinginliğin, düşünsel duruluğun ..
Kontrolün, denetim ve disiplinin dillenişi, devinimi ve vücut buluşudur.
Ondandır demeler ;
'' - Söz gümüşse, sükut, altındır '' , Diye ..
Korkudan sinmek değildir, asla ...
Bilinçli ve farkındalıkla, eminlikle yaşanan sessizlik ..
İç sesin hakimiyetinde arınmak ve ruhun soyunuşudur, vecddir, vecd ....
Sessizlik,ne pısırıklıktır, nede dut yemiş bülbül kesiliştir ..
Tam aksine, sular kadar delişmen duyguların, çelik disiplinle ..
Gönül ve ruh imbiğinden sükunda süzülerek eriştiği, dinginliktir ..
Bu, onurun, sağ duyunun taçlanışı ve ödüllenişidir.
Bilinçli sessizlikle, kontollü dinginliği tarif ederken ...
Eski çağlardan, kadim bilgeler, boşuna demezler ...
'' - O, ululuğun dillenişi ve büyük ruhun, görünmez ulunun sesidir . '', Diye ...
Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen, deneyim, birikim ve bilgeliklerle ..
Şöyle vücut ve anlam bulur bilinç ve idrakte, sessizlik ..
'' - Bilinçli ve kontrollü sessizliğin nimetleri ...
Güven, itimat, emniyet ve eminlik hali ...
İçsel yüzleşme,duruluk ve vakurlukla,arınıştır özünde ..
Çok laf,çene yorar,kulak tırmalar, nefes tüketir, güç azaltır ..
Sabır eskitir, tahammülü zorlar ...
Ruhu incitir ve olmadık yüke sokup, girdap ve cenderelere iter ..
Hasılı, sessizlik dendiğinde ....
Avuç, avuç biriktirilen zenginlik ve tasarruftur ..
Dahası da ...,
Kendi, kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı'dır ...''
Onun içindir ki;
Gerek sevinçte, mutlulukta ve coşkuda ..
Gerekse, hüzünde, elemde yada azapta vakurlukla yaşanan zenginlik ..
Harabede bulunuveren tarifsiz ,emsalsiz define zenginliği ve eşsiz-menentsiz, adı konamayan hazinedir, hazine ..
Çok laf kalabalığında yormak ve yorulmak yerine ..
Bir ayna derinliğinde yada dingin su ululuğunda..
Edep,adap,tevazu, sabır ve sükunda döktüğün, içinde, kendini dinlemektir..
Kendini dinlemek ..
Bilinçli sessizlik ..
Yüreğe,gönüle ve ruha kulak verip ..
Onların dillenişini zarefet, seçicilik,farkındalıkta ve seçkinlikte hürmet  ve saygıyla dinlemektir,dinlemek ..
Sessizlikte çağları,tarihi ve maziyi dinlemek ..
Dünden, yarına uzanan kemal ummanında, yüreğini ve ruhunu aşkla ve hazla kulaçlamaktır, kulaçlamak ..
Yüreğini ve ruhunu,aşkla ve hazla kucaklamaktır, kucaklamak ...!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Immenstaad / Almanya 

24 / 11 / 2017 

Saat; 23_13

24 Kasım 2017 Cuma


HAYAT BEDESTENİNDE, BİT PAZARLARINDA ....
ESKİCİLERİN BİLE İTİBAR ETMEMİŞLİĞİNDE ...
TELEF RUHLAR, İTİBARSIZLIĞI İÇEN DUYGULAR ....!
İnsanların, önce kendilerini ...
Beraberinde de, insanlıklarını yitirdiği ...
Haysiyet cellatlıklarında katledilerek, yerle yeksanlıklarda, telef olan ....
Yitik ömürlere dair ...
Bölük-pörçük, içi dışına çıkan ...
Hayat bedesteninde, bit pazarlarında ..
Kadir-kıymet bilmemişliklerde ..
Vefanın esamesinin okunmadığı, hal ve devinimlerde ...
Eskicilerin bile, itibar etmemişliğinde ...
Yok pahasına beklentilerde elden, ele dolaşarak, pörsüyen, telef ruhlar ...
İtibarsızlığı içen duygular, haraç-mezatlıklarda sürülüp-savrulurlar ...
Tıpkı, yığılmış kubur artığı, gübreler misali ...
Kah, burun direklerini kıran, genizleri yakarak, içe işleyen buram, buram kokular saçan ...
Kah buhar,buhar, bulut, bulut,duman, duman, ateş kusan toprağa, karışınca ..
Ete-kemiğe bürünen,meyveye-meşeye,sebzeye ve hatta buğdaya, yulafa ilaç ve şifa olan ..
Tepelemesine yığılan o gübreler gibi....
Kendine has devinimlerde akıl almaz ,garabet timsali ...
Eylem ve ürün yaratan sürüye dönen, insan yığınlarının ,tetikledikçe çoğalttığı, kalabalıkların ..
İnsanı, ömürleri, düşleri ve hasılı, aklı-karalı pek çok hali yutan yalnızlıklar, kamçılar ruhları ..
Görevini hakkıyla yapmaya koyulan, işkenceci zebaniler ve amansız cellatlar, gibi ...
Durup-düşünmekten kendini alamayan, biçare ömürlü nice insanları ..
An gelip, isyankarlıklarda,an gelip silikleşip ,sünepeliklere belenmişlğinde ..
Mızıltıdan öte gitmeyen, anlaşılmazlıklar kümesi ses ve devinim hal ve yığınlarında, söylenmekten geri duramayarak, derler ki ....
'' - Şu hallerde, şimdimde, ben ağlarken yanımda yoksan .....
Ben gülerken, gölge eyleme, başka ihsan istemem,senden ''
 Değil duyanın, sesine kulak bile verenin olmamışlığında ..
Kendi,kendine bedbahtlıklara belenerek, dillenip, söylenir dururlar ..
Eski kapı gıcırtıları yada yaşlı ağaç dalları gibi ...
O renk,renk yanıp sönen, neon lambaları misali ..
Kah gözlerimizde,kah beyinlerimizde yada karamsarlığa kesmiş ruhlarımızda, yanıp- sönen gerçeklerin, dürtmüşlüğünde ..
Yaşanan, akıl ve ruh çalkantılarında ..
Yüze-göze çarpan, kum taneleri yada minik çakıl taşları,toz zerreleri, gibi ..
Bedenimizin derinliklerindeki yaralarımızı, acıtmacasına.. Gönlümüze, ruhumuza ve yüreklerimize çarpıp,işlemişliğinde ..
Kendimizi alamayız ....
Çoğu kez, şöyle düşünüp, kendimizi ve hayatı sorgularken ...
Fark ettiğimiz gerçeklerin ...
Ömrümüze o, çakıl taşı etkisi veren ...
Neon ışıkları ve minik kum ve toz zerreleri, gibi ..
İrkilmişliğimizi tetiklemişliğinde ...
'' -En çok incittiğimiz kişilerin, aslında en sevdiklerimiz oluşu, ne garip değil mi ? ''
Dahası, en çok acıyı ve elemi sevdiklerini söyleyenlerden çekip,yaşamışlığımız gerçeğinin, yadsınamazlığında ..
İçimize işleyip durarak..
Silecek motorlarının temizlemeye yetişemediği ..
Yağmur yada karlar gibi art, arda ömrümüze, gözlerimizin önüne ve ruhlarımıza tüneyip, çoğalmışlığında ...
Durur pek çok fonksiyon,yeti yada hünerlerimizin..
Dumura uğramışlıkların ve eskimişliklerin kıskacında ..
Tıpkı,ateşe ölümüne esirliklerde tutuklu akreplerin,yengeçlerin naçarlığında ..
Kendilerini ilhaklara, mazur kalmışlığının çarpıcılığında ..
Anlarız ki o an,içimize düşen korların, bizi yakıp kül etmişliğinde ..
Diriye itibarın,sevginin olmadığı ...
İnsanı zehirleyip ,yutan gübre yığınından da, beter ..
Bu niteliksiz, devasa insan kalabaklarının,bize ...
Dost diye, diye zulümlerin en katmerlisini reva görüp ..
İnsanlığın çürüyen suya düşen keçeler gibi, iliklerine dek çürümeyi ve yok olmayı hissetmişliğinde ...
Hayat bedesteninde, bit pazarlarında ....
Eskicilerin bile, itibar etmemişliğinde ...
Telef ruhlar, itibarsızlığı içen duygular ..
Koku, koku insanlığın ölüşünü, ortaya koyarlar ..
Tıpkı, gübre yığınlarından saçılan koku ve bulutlar gibi ..
İşleyerek, çürüme, çürüme insanın ve insanlığın içine ...!
İnsanın ve insanlığın içine ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
24 / 11 / 2017
Saat ; 21_15


TÜM MEVSİMLERİM, ÖLÜM AYAZI ..
Baharı-yazı görmeden vurgun yiyip..
Ayazda donakalan güller gibiyim ....
Kar yangınlarında tatmışlıkla, ölümü ..
Bir yanım, açmalara dururken ..
Bir yanım ölümün buz gibi soğuğunda, kavrulmaları yaşadı ..
Şimdi ölü güllüğümde ne yazım kaldı ne kışım ..
Tüm mevsimlerim, ölüm ayazı..
Tüm mevsimlerim, ölüm ayazı ..
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen /Almanya
27/05/2016
Saat:01_17


KENDİNDEN BAŞLAMALI .....,

Ayrılık, insan ve insanlık var olalı evrenin gerçeğidir.
Tüm canlıların hayatında irili-ufaklı,uzun,kısa yada ebedi ayrılıklar vardır ..
Biliriz ve bilmeliyizki .....
Hayat olduğu gibidir, olması gerektiği yada düşünülüp, varsayıldığı  gibi değildir ...
Cenaze merasimleri, düğün-dernek  kalabalıkları insanların hayatlarının kesişme ve ömürlerin buluşma yeridir.
Gelin görünki,buraya gelebilme yada gelememeleri sevgiyle kıyaslanarak düşünülmemeli ..
Olur ya birileri gitmek ister,istemeye gelin-görün ki, hava muhalefeti ..
Yada beklenmedik devinim ve gelişmeler bunda belirleyici olur.
İşte bu anlamda sevgilerin gücünü,sayıyla ve lkişiyle mukayese edip, kıyaslanmamalı ...
Bulup,erdiğin umduğundan daha az ve beklentilerini  karşılamaktan uzaksa ..
İki seçeneğin vardır daima önünde..
Ya bulduğunla yetinmeyi bilerek azığını katıksızda olsa yemeyi-yetirmeyi becermek ..
Yada, razı değilsen koşullara,değiştiremiyorsan bu şartlarıda ....
Yelken açıp, alıp başını gitmektir, başka ufuk yada coğrafyalara ..
Bilinmeli ki ve gördüğüm kadarıyla, bilinir de ...
Gerek genelde tüm insanlar ve halkça,gerekse de kadınlarca ...
Bir kadın onuru ve izzet-i nefsiyle,kendine saygısıyla ..
Erkeğin gölgesinde, ona kul-köleliklerde yaşamayacak kadar erdemli,aklıllı ve zeki ...
Bunun yanı sıra o gölgede dinlenmeyi bilecek ve bu nimeti fırsata dönüştürecek kadar ...
Bundan hayata ve insana dair iyilik ve güzellikleri, sevgiyi çoğaltacak kadar da duygulu, duyarlı ve yaratıcı olmalı ..
Yürek sesini dinlemeyi,sezgilerini dikkate alıp onu devinim ve eyleme dönüştürecek kadar da yetili,pragmatik ve yaratıcı olabilmeli ...
Bir gerçek beyninde sönmeyen ışık,ruhunda seni terketmeyen sadık yar olmalı..
Bilmeli ki dişiliyle,eriliyle insan önce insan daha sonra aradığı o mükemmele erişmiş dört dörtlük yeterlikte ve yetiye muktedir kişi olmalı ...
İnsan olabilmenin koşullarını var edebilmenin ...
Karanlığı,korkuyu,ayrıyı,gayrıyı, kötüyü, çirkini ...
Hasılı hayata ve insana dair olmayan cümle kemlik ve kötülüklerden ayrılıp,arınmanın yolculuğuna, kendinden başlamalı ..!
Kendinden başlamalı ..!
Bilinmeli ve unutmamalı ki,kişi kendi temizlik ve arınmasını gereğince yeterse,o toplumu aklamaya gelecek güçlere ihtiyaç olmaz..
Ondandır ki,arınma yolculuklarına,kendimizden başlayıp, kendimize yolculukla ...
Kendinden başlamalı ....!
Kendinden başlamalı ....!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ 

Immenstaad / Almanya 
24 / 11 / 2017
Saat ; 10_56


AFATLAR BAŞLAR



Bir yanını arsız, sırnaşık ayrık otları sarar ..
Hayat sana genellikle zindanının kapılarını ve gayya kuyularının dipsiz derinliklerinin karanlığını açarsa ..
Gülmelere hazırlanmışken, görünmez bir elce tebessümlerin çalınıp ..
Yüzüne-gözüne, gönlüne, yüreğine karamsarlıkları, bet-çehre halleri iliştiriverirse ..
İllallah diyerek, bezginlik, hüsran ve yenilgilerde ..
Yaşam gemisinin yelkenlerini, indirivermek zorunda koyarsa..
Çıkamazsan işin,dertlerin,gadanın-belanın ve karamsarlıkların ..
Değil elden ve gözden ırak sırçadan sarayların, elinin altındaki hemen-her şey yıkılıp-dökülü veriyorsa ...
İğdiş ediliyorsa duyguların ..
Bayram yerlerini, sevinçler yerine ...
Halk dilinde '' - ŞEYTAN FIRTINASI '' Denen ...
Apansızlıklarda ani kum hortumlarının fırtınalarının göz, gözü görmemişliğindeki ....
Naçarlık çığlıkları kaplayıveriyorsa, sıkça ve apansızca ...
Oynamaya-zıplamaya hazırlanmışken, acılara belenerek, dizlerini dövmelere koyularak ..
Yürek ve yaralarının kor, kor dağlanmasıyla ..
Yerle-yeksanlıklarda sürünüp ..
Son bir gayretle, el yordamıyla, hayata tutunmaya çalışırken bile ..
Bastığın topraklar kayıyorsa, ayaklarının altından .
Hatta, tüm bu melanetlikler yetmezmişçesine üstüne, üstlük ..
Birde, düşlerinle, umutların çalınıveriyorsa, amansız haramilerce ..
Nafileliklerde soluk ve ömür tüketerek ...
Dermansızlığa teslim, karamsarlığa yenilme hallerinde, helak olursan ...
Bil ki ..
Bir yanını arsız, sırnaşık ayrık otları sarar ....
İşte tamda, böyleliğinde ..
Çoğalır öfke ve hınç, yüreğinde ..
Şükürlerini de, silip-süpürmecesine  kabarır en aykırı duyguların ..
Kork ve korksunlar senden, hayat ve çevrendeki zebaniler..
Şirazeden çıkmışlığın da her şey  hatta ..
Beklenmeyen, akla gelmeyen...
Dahası kondurulamayanlar bile olmak üzere, her bir eylem ve devinim beklenmekle kalmaz ..
Sarar seni, en azgının dan, cinnet halleri, kan bürür, gözlerini.....!
Nuh'un tufanından da, beterlikler de, afatlar yayılıp-saçılır, senden ..
İşte o an gözünün kararıp, öfkeden, sağını-solunu görmez hale gelmişliğin de ..
Ürker senden, tüm fincancı katırları ve kervanlar bile ..
Dişlerinin öfkeden birbirini yiyip -yutup-dökmüşlüğünde ..
Saçılır içinin alevleri, etrafa ..
Ölüm, ölüm diye nar rengi felaketler saçmışlığında ..
İnsanın içindeki o, muammalı dev canavarın uyanmışlığında ..
Önlenemez yıkımlar ve felaketler yağar, arza ...
Bunun adı ne kaderdir, nede kaza ..
Düpedüz göz göre, göre gelen beladır, bela....
Belanın geliyorum demişliğidir, hissedene, bilene ..
Sezgi gücünü, yetisini, sevginin ve insanlığın emrine veren bilgelerce
Yangına körükle gitmeyip, sevgiyi ve  barışı kendine yaşam biçimi ve rehber edenlerce
Görünen deki, görünmeyeni keşfedenlerce..!
Sen, senden geçersin...
Yaranı Tuz'un, sineni, öfke alevlerinin dağlamışlığında ..
Çıkarsın sen, senden hatta insan  olmaktan ..!
İşte o an çıkar ortaya, içindeki canavar ..
Öfkenin alevleri ....
Hem seni, hem çevreni, hem de, hayata ve sevgiye dair, her ne varsa, onları yakar ..
Felaket sağanaklarının girdabı ,seni ve nice canları ve güzellikleri yutar ...
Yıldırımlar  olup, semadan yere yağar ..
Saçılan ateşlerde kor, kor yangınlar ..
Yangınlarda, ölümünde ötesine geçen, afatlar başlar ....!
Afatlar başlar ....!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ


Immensataad / Almanya

23 / 11 / 2017

Saat ; 09_33

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...