23 Nisan 2021 Cuma

 


ÖMÜR, DÜŞÜN, DUYGU DÜNYAMIZDAN ......

GÖNÜL AYNAMIZ LA, MUHABBET SOFRAMIZDAN,
YANSIMALAR ....

Astarsız göynek'ten, urba ....
İlimsiz-Fensiz, fendsiz, hele ki de, hadsiz beden, dil, karanlık ve bağnaz ruh ile yalan kelamla alim ....
Şatafat ve safsatadan ibaret söz edip, ahkam kesmek ile önce insan, beraberinde de şair olunmaz,
Söz, çalıntı, özenti, kopya ve debdebeden, asılsız-astarsız yalandan ibaretse, içi çürümüş buğday denesi ile, başağın dan farksızdır .....
Kelamın ve selamın değerlisi, yüreğe dokunan, gönüllere işleyen, ömürler de, yer bulup, ömür olandır ..
Aslını inkar eden, haramzade den değil alim, eren-evliya, reis, insan bile olmaz, ev-ocak çatılıp, tünek yapılıp, yaran tutulup, dostluk kurulmaz .....!
ONUNLA BERABER, DEĞİL YOLA, DAVAYA, KENEFE GİDİLMEZ, KENEFE .....!
Alim iken, alimden, zalim olur, olunur, hem de, çok kolaylıkla ve nefisle, kibre, narsistlikle, korkuyla, güce ve erke kölelikle ......!
İliklerine zulüm ve zalimlik işleyen'dense, yedi yunmuş bezde olsa, alim olmaz ......!
Fıtrat ile suret çeliştiğinde, surete değil, fıtrata bakmalı, HÜKÜM, FITRAT ESAS ALINARAK VERİLMELİ .....!
Suret göz alıcı, baş döndürüp, aldatıcı olur, gerçekliğinde fıtratsa, ederini ortaya koyar, unutmamalı ki, kurttan kuzuyla, ceylan olmaz .....!
OLSA, OLSA, KUZUYLA, CEYLAN POSTLARINA BÜRÜNÜLEN SAHTEKAR,YALANCI, MADRABAZ, AĞZI, ELİ KANLI KATİL OLUNUR .......!
Unutmamalı ki, Antik çağdan Ezop ve diğer pek çok düşünürün, hatta günümüz aliminin ömrü, hayatın ve insanlığın bu gerçeğini anlatıp, tanıtmakla geçti ...
Anlatmaktan dillerde tüy bitse de, gerçeği yadsıyanlar yalana, harama,şatafata ve safsataya inanmayı yeğledi ve halende yeğlemekte .....!
Çünkü, gerçek yola çıkıncaya dek yalan, safsata, iftira ve hakaret, haysiyet cellatlığı, kelam ve dedikodu, çoktan gidip de, dönmeye koyulur ......
Yalan, yel gibidir, dağıttı ve dağıldı mı, derilmez ve önü alınmaz ....!
İki insan tehlikelidir, bağnazlıkla yalanı saçanla, yalana inanıp, peşinde koşan, ahmak .....!
Özünde her ikisi de, yalanla bina olmayacağını bilse bile, fıtratı, natarası bozuklukla ve karaktersizliği ile bundan kendini alıp,sıyıramaz, kurtaramaz ve gerçeği, doğruyu seçmez, seçemez .....!
Tellalla,yalancıya itibar olmaz, çünkü, her ikisi de, başkalarının borazanı dır .....!
Hakikatin sesi kısılsa ve geçte gelse, zaman ve tarih içinde, hem doğrunun hem de, sağlıklı ve sağ duyulu olanların indinde ve dünyasında, ilelebet yer bulur, yeri olur, onun geçliği ve engelleniş i, olsa, olsa, sadece yaşanan karanlığı,acıyı ve bağnazlığı uzatır.
Eninde, sonunda gerçekle, doğru, layığını ve hak ettiğini bulur, görür ...
Yalanla, yalancının şahidi bol, gerçeğin savunucusu azda, öz olur, doğruya ve gerçeğe itibar edenin takipçisi az, bununla birlikte, desteği sağlam ve güçlüdür.
Çünkü, inancın ve doğruluğun ordusu kavidir .....!
Geçici yenilgi ve hüsranlar, kalıcı zaferi engelleyemez, marifet hatadan, yenilgiden ders alıp, kararlılık, ısrar ve inançla doğrunun savunucusu, inananı ve askeri olabilmeyi becerebilmektir, gereken ve marifet olan .....

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Immenstaad / Almanya

23 / 04 / 2021 - CUMA

Not : Bu harika çiçek görselleri için değerli Dede Yunus GÜRSOY bey kardeşimi kutluyor, en kalbi şükranlarımı sunuyorum.Şiirlerimde kullanmama gösterdiği anlayış ve gönül güzelliği için de sizlerin huzurunda ayrıca çok teşekkür ediyorum.Selam olsun engin gönlüne, bin selam.

7 Mart 2021 Pazar

 


HEPİNİZ, BENSİNİZ ....

BEN, HEPİNİZ DEYİM ....!
Kiminizin korkularınızın, kiminizin ön yargılarınızın ..
Kiminizin, peşin hükümlerinizin ..
Kimilerinizin de, töre, adet, gelenek denen …
Çürümüş, çağ dışı ve safsata dolu, devinim ve dayatmalardan beslenmişliğinde ..
Dahası, görünürlüğünde de, görünmeyenliğinde de ama en ağır hallerde hissedileniyle ….
İnsanları lime, lime etmenizde, tetiklemelerle linç ettiğiniz, mahalle baskılarıyla ..
Maruz kaldığım saldırı ve talanlarınızla baş edememişliğim de ..
Her birinizin benden, beni ve hayata, insana, güzelliğe dair değerleri horluklarda, hunharca alıp, talan etmişliğiniz de ..
Bedenen, duygusallıkta ve ruhen darmadağın olmuşluğum da ..
Ama her ne hikmetse, hemen her seferinde hep masumiyetinizi ve insanlık adına yaptığınızı dillendirdiğiniz , ceberutluklarda yerle-yeksan oldun ..
Un-ufaklıklarda zerre, zerre oldum ..
Siz çoktunuz, siz egolarınıza ve nefretlerinize, ön yargılarınıza yenilenler güruhuydunuz …
Hele ki de içinizdeki vampirlerle, dilsiz şeytanlıkta iyiliği yok etmelere yeminli ve inadına kararlıydınız ..
Bu hallerinizle, dur-durak bilmeden, yalvarılarıma, iniltilerime, şefkat, merhamet, hoş görü dilenmelerime aldırmamanın da ötesinde ...
Kulaklarınızı tıkayıp, gözlerinizi kapatarak ..
Dilsiz şeytanlığınızın pervasızlığında ve sınır tanımazlığın da, beni linç ettiniz, linç ..
Oysa içinizdeki en masum kadar, masum mu masumdum, bende ..
Ama bunu söylememin, hatta bilmenizin para etmemişliğin de ..
Öfkeniz de yutularak, kininize yenildiniz ..
Beni, yok ettiniz ..
Paçavradan beter olmuşluklar da darmadağınım ..
Hatta yokum, yok …!
Şimdi o kirli ellerinizin, kanıma belenip ……….
Zaten yeteri kadar bile olmayan vicdanlarınızın, tamamen iflas etmişliğin de ..
Beni iğdiş edip, kesip, biçip, döverek, öldürerek yok etmişliğiniz de ..
Ben yokum, yok olmaya belki görünürde, hayatın içinde ve aranızda ..
Ama işin aslı öyle mi ya ?
Beni, ne kadar parçaladınızsa o, kadar çokluğumla ..
Linç etmişliğiniz de elinize, yüzünüze, gözlerinize bulaşmışlığımla …..
Bilesiniz ki, sizden de çok, sizdeyim ..
İçinizdeyim, içinizde ……..
Korku, korku, kabus, kabus, karabasan, karabasan …
Suçluluk duygusu, suçluluk duygusu çoğalmışlığımla ….!
Daha ne diyeyim ?
Kelama ve lafı uzatmaya gerek var mı daha, şunun, şurasında ?
Algılayamasanız, kavrayamasanız ..
Hatta, yadsıma ve yok saymalara yeltenseniz …
Aksini iddia ederek, sözüm ona, kendinizi aklamaya kalksanız da ..
Yüz karalıklarınızda, maskeli balolarda, kendinizi gizleme çabalarınızın iflasında ..
Hasılı …
Yağlı karalıklar ve yaftalarınızla sizdeyim, sizde ..
Hem de, öyle-böyle değil, her geçen zamanla, daha çoğalmacasına ...!
Bakın bana, gözlerinizin önünden kaldırmış lığınız da bile….
Hala mı hala ..
Ömür, ömür, beden, beden utanç, utanç sizdeyim, sizde, çoğalarak ,üstelikte ..!
Şimdi ...
Kulak verin son sözüme ...
İnkarlara yeltenmenizin, nafileliğinde ..
HEPİNİZ, BENSİNİZ .....!
BEN, HEPİNİZ'DEYİM .....!
BEN, HEPİNİZ'DEYİM .....!
Sandığınızın aksine, yok edeceğinize, çoğaltmışlığınızla ...
Sizdeyim, sizde .........
Hepiniz'deyim, hepinizde ....!
HEPİNİZ, BENSİNİZ .....!
BEN, HEPİNİZ'DEYİM .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
24 / 09 / 2017
Saat : 00_34

5 Mart 2021 Cuma

 


AÇMAZLAR MANZUMESİ

Gerek kalabalıklardaki yalnızlıklarda,
Gerekse de içsel yalnızlıklarımızda savruldukça
Sığınacak liman
Sığınacak liman aradıkça,
İyiden iyiye yiten güven duygumuzun dürtüsüyle ,
Yine dönüp dolaşıp kendi içimize sığınmalara,
Güveni burada aramalara, bulmalara, itiliyoruz.
İşte, bu iflah olmaz kısır döngü;
Hem çağın, hem insanın, hem de insanlığın; önlenemez illetidir.
Bu bumerangda; kendimize saygıyı, öz güveni ve gerçeklerle yüzleşememeyi 
Yani;
Yine ve yeniden, içsel korkularımızın karanlık ve çıkmaz sokaklarına düşüyoruz.
Bu da bizi, bırakın hayata ve çevremize,
Kendimize bile ırakla'şıp, yabancı'laşmalara sürüklüyor;
Bu, dalgalarla kumsalın medcezir ilişkisini ortaya çıkartıyor.
Eksilen kumda, çoğalıyor görülen suda kaybedenliği nin farkında olmuyor.
Gerek bireysel, gerekse de toplumsal yalnızlaşma, yozlaşma, soysuzlaşma
Ve yabancılaşma kör döngüsünde, un-ufak oluyoruz.
Gerek ruhsal, sosyal ve psikolojik depresyonlar ve farklı rahatsızlıklarla tetiklenen;
Ya kendimizi ispat
Ya da kendimizi ilhak sonucuna,
Yani ya deliliğe,
Ya da intihara sürüklüyor..
Sorun ve yüzleşmemiz gereken, ya da doğru yanıt
Ve gerçekçi çözüm bulmamız gereken soru şu:

” – HANGİSİ, HANGİSİNDEN DAHA İYİ YA DA DAHA VAHİM VE TEHLİKELİDİR ? ”

NE DERSİNİZ ?

VİCDANLARIMIZ MI ?

İÇSEL AYNALARIMIZ MI, KİRLENİP YOK OLMALAR DA ?

YOKSA …

HER İKİSİ DE BİRDEN Mİ ?

HER İKİSİ DE BİRDEN Mİ ?

Bu mudur günümüz insanının ve insanlığının açmazlar manzumesi ?
Açmazlar manzumesi …!

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Immenstaad / Almanya
28/11/2017

 


DÜN .......

HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN, BU'DA YOKTU'YA ......!   

 

 

Her ne yapıp-ettim, hangi usulü ve yolu denemiş sem de .......

Aidiyet çabamı görmezden gelen ve beni içlerine sindiremeyen .....

Hayatla, dünyayı, ömrüme, dünyama ve içime sığdırmışlığımda bile, olumluluklarda yanımda olup, bir an bile olsun, yüzüme gülmemişliklerinde .....

Her nasıl, başarıyorlarsa, yenilenin, kaybedenin ve dibine kadar mutsuzluğa itilenin, hep  ben olmuşluğum da .....!

'' - Yetti be........

.....Nereden inceldi ise, oradan kopsun .....! '' Diyerek ......

Üçünü- beşini, önünü-arkasını, düşünmeksizin ......

Kendimi, kaldırıp koyuvererek, derin ummanıyla, amansız kasırgasına ...

Attım kendimi ,içine, kayışı koparıp, balataları yakarak .......

En yakınım akraba-hısımla dost dediğim çevremdekilerin, nihayetinde, toplumun, hallerime bakıp, ürkek ve titrek sesle ........

'' - Kayışı koparmış, kafayı kırmış, korkulur böylesinden .....! '' Sözleri arasında, adeta sırra kadem basarak, bir anda beni, benimle baş başa bırakarak, tüymüşlüğünde ''

Nicedir bulamadığım, yoksun olduğum, '' Huzur . '',Denen, bana yabancı halle, tanıştım  ...!

Eski benin, insanların, insanlığın, dünyanın derdini, dert edinen benin, kendini nasıl yiyip tükettiğini fark edip, anladım, o an ...

O gün, bu gündür ...

Kırıklıklar da dolaşmışlığım da, akıllı geçinmeye çalıştığım günlerden ve hayattan, çok daha güzelliklerle, hatta mutlulukla tanışıp, selamlaşmaya da, başladım .....!

Anladım ki ....

Gerektiğinde, akıllı ve dert babası, Marko Paşalıktan arınmalı, kendini ve yüreğini dinleyebilmeli, insan ...

Bunalımlı ve cinnet geçiren hallerimde iken, şimdilerde geri geldi ağzımın o, bildik  tadı ....!

Gülmeyi unutmaktan, Marsık yüzlü, hem kararıp, hem de, yıpranmanın alameti derin çizgilerin yerini ......

İçtenlikli, doğaçlama hallerle, içimden geldiğince gülmeye çalışan garibanın keyfi geri gelince .......

Zar-zor olsa da, bu yeni bana da alışıyor ve gittikçe de, yakışıyor, yüzümün, bu yeni hali ....!

Ah, birde şu, ara-sıra yoklayan o, eski Limoniliğim ile, içimdeki safra ve dilimdeki iç yakan kekremsilik, hatta, acımsılık, düşse yakamdan ......

Ben, değil dört köşe, altı köşe kasketler gibi, çok köşeli olacağım, bedenimle, ruhum, kesin  kurtulacak o, içimdeki güzelim çocuk sevinçleri, yerleşecekler, iyiden, iyiye .....

Şimdinin kiracılığın da, dünden daha iyi halleriyle erinç ve sevinç hissederek, şöyle diyorum kendi, kendime ...

Tıpkı, hem de öncelikle, hemcinslerim kadınların çoğunca  ''  Evde kalan, kız kurusu ! '' etiketi yapıştırılan biçareye, gerdek gecesinin sabahında Çeşme başı fiskosların da kocasıyla ilgili eksik-artık konuşan laf ebelerine ve dedikodu edenlere, cesaret ve yüreklice, ağız dolusu haliyle, dediğince ki ruh halleriyle .....

'' Dün, anamın evinde, buda yoktu ya, varsın gözü kör, ayağı topal oluversin, o kadar kusur, KADI KIZINDA DA, bulunur ...!

Hah işte, bende bana diyorum, önce için, için sonra da, meraklı taze turşulara, ders verip, had bildirmecesine hal ve duygularla bezenmişlik ile, huzuru ve sevinci keşfedip, onlarla yeni, yeni tanışmışlığım da ...

Tıpkı, o yeni gelin hanım misali ...

'' - Durun, durduğunuz yerde, kesin vır vırı, bilin haddinizi .....!

Dünkü, eski benle, kıyaslanamayacak kadar çok daha iyiliğim


de, buda yoktu' ya, diyorum ben de .....

Önce, dünün gam kuşu olup çıkan bana, sonra da o, malum, kerameti kendinden menkul,

lafazanlar güruhuna ......!

'' Dün, anamın evinde  huzura muhtaçken, azaplar da kıvranırken ....

Mutsuzken, mutluluğa özlem çoğaltırken, bu halimle, durumum, bu anım da  yoktu'ya .....!

DÜN .......

HUZURA, SEVİNCE, MUTLULUĞA, GÜLMELERE MUHTAÇKEN, BU'DA YOKTU'YA ......!

BU'DA YOKTU'YA ......!

 

 

 

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

 

 

 

Immenstaad / Almanya

 

 

 

05 / 03 / 2021 - CUMA

 

 

 

Saat ; 15_30

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...