HIRSIZIN-UĞURSUZUN, HİÇ Mİ SUÇU YOK ?
YANITI OLAN, BERİ GELSİN, BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN ....!
BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN ....!
'' - DÜŞENE TEKME VURULMAZ '' Beylik sözünün ve safsatasıyla,yalanının, nakaratının beyhudeliğini yaşayarak görüp,tadıp, bilenliğimde ...
Okkanın, kantarın, azapla , zulmün altına girenin, diyetini, ceremesini ödeyenin ....
Daima, hep ve tek ben olmuşluğumda ....
Efkarımla, yürek sancılarımın taşanlığında, gözlerimden akanın sıradan yaş değil,kan olmuşluğunda .....
Değil ki, dünyayla, hayata,
Şu ahir, yorgun, dahası ben beni bildim-bileli melul ömrümde ....
Sür-git << - Karartma Geceleri . >> Kesilen, nice bilinmezliklere
gebe ....
Ketum mu ketum, netameli gudubet geceye bile, dar gelmişliğinde sığamayanlığımda ......
'' - GÖKTEN, PALAN YAĞSA, KUSGUNU BOYNUMUZA GEÇMEZ '' Deyimini doğrulatacak kadar, hatta ...
Bu veciz sözün salt benim için yazılıp-söylenmişliğini düşündürecek kadar, emsalsiz ucubeliklerin pençesinde, kıvranıp, adeta .....
Dokuz doğurmaktan helak olup, içimin-dışımın yalama olup-çıkanlığında .....
Efkar,efkar yanan-tüten ve külle-dumana dönenin, savrulup, tozutanın, ben olmuşluğumda ....
Katran karası gece de, grift düşüncelerle, kaotik duyguların meteor sağanağında üstüme, üstüme keder ve sefillik ağarken ....
Daldasız-duldasız orta yerde, saldırılardan korunamayacak kadar DIMDIZLAK SAVUNMASIZ kala kalmışlığımda .....!
'' - Vurun Kahpeye ..'' Öyküsünün, filminin ana karakteri, garibim
ALİYE ÖĞRETMEN'İN ROLÜNÜ ÜSTLENİP, ONU OYNAYAN ERKEK
VERSİYONUNUN, daima ama daima ....
YİNE, HEP VE YALNIZ BEN OLMUŞLUĞUNDA .......!
Bu, içinden çıkılmaz ÇETREFİLLİ DÜŞÜNCE SARMALLARININ,
meşum karanlık dehlizlerinde ....
YERLE-YEKSANLIKLARDA, UN-UFAKLIKLARDA ....
ONMAYAN'ı, GÜLMEYEN'i, SERSEFİL'i,YİTEN'i, hatta düpedüz,
kestirmeden deyişle, KURBAN'ı OLUP, ÇIKANLIĞIMDA .....
Kör karanlığın içinden, zamansız-apansız bir tren kalkarak, yola koyulduğu gecenin atlasında ......
İÇİMDEN GEÇEN TRENİN TEK YOLCUSUNUN, SÜRENİNİN VE MAĞDURUYLA,KURBANININ BEN OLMUŞLUĞUNDA ......
Yüreğim tren sireni gibi çığlık, çığlığa haller de, isyanını kusuyordu.
YÜREĞİM, İSYANINI KUSUYORDU .......!
Kaybetmekle, kederlenmek arasına sıkışmış bir ömrün gerçekliği, zaten yeterince kahredici değilmiş ve yetmiyormuş gibi ...
Şimdilerde, ömrümün bu son kertesinde, demlenen acılarımın şaha kalkmışlığında ...
El yordamıyla, düşe-kalka adımlayarak, yolumu seçip, koyulmak istedikçe değil ki tökezlemekle kalmak ....
Aksine ve sakarlıklarla, acaipliklerin ve ömrüme dair
garabetliklerin üst, üste ve hep katlanıp, katmerlenerek ....
<< - Kaçtıkça, kovalayanlığında (!) >> Üstüme, üstüme gelişinde ....
Yitenlerin, avucumla, ömrümden uçan-kaçanların içinde ......
İrademin, umudun, sevincin ve iç huzurunun da olmuşluğunda ....
Kendimi, adeta, zemheri gecesinde don-gömlekliği bile çok görüp .
Beni ulu-orta,alenen anadan üryan koyarak, cezalandırıp, benden ..
Hayatın güzellikleriyle, düşlerimi ve sevinçlerimi, çocuksu arı-duru gülüşlerimi çalmışlığında ......!
Soyulmuş soğanla, yolunmuş tavukluklardan beterliklerde, dım
dızlak kalanlığımda ..
Üryanlığımdan da çok, naçarlığıma yok-yoksullukların pençesinde
talan edilip, herşeyini yitirenliğimde ....
Ne bir kimseye yada yere, ne dünya denen bu meret arastaya ....
Hatta, kendime bile sığamamışlığımda .......!
Sadece yönsüz ,yolsuz, çulsuz ve yitik değil .......
Külliyen un-ufaklıklarda viran olmuş, ören yerine, yahut ta ...
Yıkık-dökük, ırzına geçilip, iğfal edilmiş mezarlık duvarı hissedişlere
tutsaklıklarda ......!
Ancak, '' - Hamama yakışan ...! '' Üryanlıklardan da beter halde
hissedişlerde, bedenimden de çok ....
Gönlümün, ruhumun ayaza keserek, dona kalmışlığımda .....!
Gidenin ardı sıra, kalan hurdahaşlıklar ve sünepeliklerde ....
Sadece ama sadece, itilip-kakılıp, hor görülerek değil ...
Selamın-sabahın, yüzüme bakmaların, gönül almaların, üstün
körü de olsa, hal-hatır sormaların, tebessümlerin bile .....
Bir yerlerden emir alınmışçasına sebepsiz, apansız- durduk yere
buz gibi kesilmişliğinde .....
Önü alınamayıp, çoğalan eksik ve eskiliğimde ki, hissettiğim
aitsizliklerde ...
Ağır basmakla kalmayıp, beni yutan yanımın, kurbanı ve mağduru olarak ...
Halimi anlayıp, derdimi dinleyecek birini bile bulamayacak kadar ki
dımdızlak, cıs-cıbıldaklığımla ....
Gasp ve talan edilen yarımla,yanımın bile .....
Beni sadece silip-atmakla kalmayıp, yetinmeyip ....
Çoktan unutarak,<< - YOK HÜKMÜNDE (!) görmesinden duyduğum
tarifsiz ezinçlerde ......!
Gölgemden bile korkar olup, çıkanlığımda ....
Kimlikleri ayan-beyan, kimliksiz hırsızlarımın, haysiyet ve onur,
umut,düş ve hayat cellatlarımın ulu-orta birilerinin koruyup,
kollamasıyla ve dahası ...
Bu tayfayı, kolu-kanadı altına alanlarca, bir böcekten beterliklerde
un-ufak olmacasına ezilmişliğimde ...
Sabık suçlularımı, haramim ve celladım olup-çıkarak ....
Fani ömrümle, dünyayı, hayatı bana zindan eden ceberrutlarımın,
dönüp, bir de beni suçlu ilan ederek, adeta ...
'' - YAVUZ HIRSIZ LIKLARDA ...! '' Talanla yetinmeyip, katlederek, su üstüne çıkmış zeytinyağı kesilmişliklerine yanıp, yakılıp, küçük dilimi yutmacasına şaşıyorum ....
Anlayacağınız, YANIP-YAKILAN, SOYULUP-SOĞANA ÇEVRİLEN, ŞAŞIRIP KALAN YİNE HEP BEN OLUYORUM, HEP, BEN .....!
Bu hallerde MARMARA ÇIRASI KESİLİP, YANIYORUM, YANIYOR ..!
Bu naçarlığın, YANGIN YERİNİN ORTASINDA ......
Çatlak, kavrulup-kurumuş, yara-bereye teslim olup, yenik düşmüş ....
<< - YENİKLİĞİN TARİFSİZ EZİNCİYLE.>> Artık, açılıp-kapanmaya
mecali kalmayan dudaklarımdan ....
KAHRIMIN,AZABIMIN KAYNAĞI VE NEDENİ OLANLARLA İLGİLİ,
ŞU SÖZCÜKLER VE YANITSIZ SORU DÖKÜLÜYOR ....
'' - İYİ, İYİ VE HEPSİ, HEPSİ DE .....
Asıl suçlunun, sorumlunun, veballinin, diyet ödeyenin hep ve yalnız ben olmuşluğumda ....
Olup-bitenlerle, yaşadığım, dumura uğradığım, tarifsiz azaplarda acımasızca yaşattıkları zulümlerle, hele, hele de, kanırta, kanırta dayattıkları ceberrutlukların ...
Tek ve baş sorumlusu, suçlusu, hırsızın, uğursuzun hiç mi hiç DAHLİ
ve VEBALİ, HELE Kİ DE, SUÇU YOK MU? SUÇU ....!
HİÇ Mİ, SUÇU YOK ?
HIRSIZIN-UĞURSUZUN, HİÇ Mİ SUÇU YOK ?
YANITI OLAN BERİ GELSİN, BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN ....!
BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN ....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
12 / 11 / 2024 - Salı
Saat ; 22_44