DERİN Mİ DERİN ÇİZGİLERİN, BEDENİMİZİ, ÖMRÜMÜZÜ VE RUHUMUZU İŞGALDE TALAN EDİP, ÇÖKERTMİŞLİĞİNDE ......
DEVRİLİR, DURURUZ, KENDİ ÜSTÜMÜZE, ÜSTÜMÜZE .......!
Hayat denen hengamenin çarklarında eskiyip, ıskartaya çıkan ömrün, kanırta, kanırta dayattığı zorluklarla, zulmünün nişanesi çizgiler ...
Adeta, ömre atılan çentiklerin dillenişi olarak ömrümüzün yol haritasından arda kalan izlerle, renkler olarak yüzümüze, gözlerimize kırışıklık ve derin silinmez çizgiler olarak hayatımızın ayrılmaz parçalığında zamanın ve yılların tortuları olarak girince ömrümüze ....
Ne kadar önemsememeye yada kafayı takmamaya çalışırsak, çalışalım bize hem kendini hatırlatır, hemde yaşadıklarımızla, başımızdan geçenleri ve daha da önemlisi ..
Hayatla,zamanın acımasızlığıyla bize yaptıklarını sergen eder, ulu-orta ..
Ki, bunlar bir aysbergin görünen ve su üstündeki yansımalarını sergen eden zoraki sungular olarak ömrümüzün külfeti ve hayatla,zamanın faturası,diyeti ve dahası ....
Yok saymaya, yadsımaya yada dillendirmemeye çalışıp, özen göstersek te değişmeyen gerçeğimiz ve yılların oyunu, zamanın derin izleri olarak çıkıverir ömür arenamızın yükleri ve külfetleri olarak ...
Bir aynanın yada dindin,duru suyun yansımasında dillenir her bir çizgide ömrümüzle, sırlarımız, gerçeklerle, acılarımız ....
Yüreğimizi bastırıp, gönlümüzü avutmaya kalksakta bunların para etmemişliğinde peydahlanan çizgiler sadece dünümüzle ve geçmişimizle ve o yılların anılarıyla bağımızı ortaya koymakla kalmaz ...
Daha acımasızlığında zorba yılların bizi nasıl yıprattığını ve feleğin çemberindeki çalkantılarda yaşadıklarımızında kaçınılmaz izleri olarak düşer önümüze ve doluşur göz bebeklerimize ...
Kaçsan kaçılmaz, atsan atılmaz, satsan satılmazlıklarla başkaca alacaklısının çıkmamışlığında kaderin, kederin ve hayatın ayak izleri olup, çıkarak işgal ederler günümüzü, ömrümüzü ve bedenimizi ...
Ele verirler gerçeklerle, yaşadıklarımızı bir, bir ....
Kimi an yutuverir gerçeklerle, korkular bizi her çizginin derinliğiyle, ömrümüze hükmetmişliğindeki musallat olup, çıkışlarla ömrümüzü ve ruhumuzu talan etrmişlikiğinde ...
Hele, birde brışık değilsek ve olmayı da öğrenememişsek kendimizle, hayatla, yıllarla dahası gerçeklerimiz ve korkularımızla ...
İşte, o zaman daha bir zapt-ı rapta alır ve bizi kederlerle, hüzünlerin pençesinde kıvrım, kıvrım kıvrandırır bu çizgiler, kırışıklık ve buruşukluklar ...
Öylesi bir anda mutsuzluk ve elem ağusu yada lanet halkası zorba olup çıkıvererek karşımıza yılların nasıl acımasızca çorap ördüğünüde öğretip, gösterir bize ...
Çizgiler kederlerle, sevinçlerin, gizemlerle, ürküntü ve korkuların ömürde açtığı gedik ve ruhsal kalelerimizin surlarında yılların va hayatın acımasızca açtığı gediklerle, yıprantılar ve delik-deşikliklerdir ...
Ömrümüzle, ruhumuzun ve eskiyip-pörsüyen hatta gama kesen gönlümüzün bedestenindeki bu harap-türaplıklarda çoğu kere bozulmuş bağa-bostana döndüğümüzü hissederek elde olmaksızın hayıflanır ve adeta ömrümüzün elem çağlarının gülüş güzelliklerini talan edip bize hüsran meyini içirmişliğinde ..
Kendimizi yıl yorgunu, hayat vurgunu ve zulüm artığı ören yeri, viran yurt eskisi hissetmekten kendimizi alamayız ...
O vakit sıklıkla sığınırız ZÜĞÜRT TESELLİLERİNDE KENDİMİZİ KANDIRIP,AVUTMALARA ..
Hayatın Agorasındaki başımıza gelen ve çekmekten başka seçeneğimizin olmadığı İÇMEDEN SERKEŞLİK'lerde vururuz kendimizi karanlıkların kuytusunda göz yaşı
sağanaklarında ağıta, isyana,yahutta şükür zikirlerinde dolup,dolup boşalmalara ..
Halimizin DİLENCİ VAPURUNDAN FARKSIZLIĞINDA, SALLANIR DURURUZ ...
KAH HER YANI OYNAKLIKLARDA DİVANELİĞE ..
KAH ....
GAMLI BAYKUŞLUKLARDA, DUT YEMİŞ BÜLBÜLE DÖNMELERE ..
Mutlulukla, mutsuzluğun ömrümüz arenasındaki at başı yarışlarda sürülür-savruluruz hayat ummanının dipsiz karanlıklarındaki acımasız ve içimizi,dışımıza çıkartıp, postumuzu delip, pabucumuzu elimize vererek bizi perme-perişan eden gel-gitleriyle, amansız girdaplarında ...
Derin çizgilerle, ruhsal zik-zakların ömrümüzle-ruhmuzu ele geçirip, bizi canı sıkıldıkca ve gönlünce, keyfince FELEĞİN ÇEMBERİNDEN geçirmişliğinde, ŞAM ŞEYTANI' na, yahut ta .....
İnsan eskisine döndürmüşlüğünde ....
FELEĞİN ÇEMBERİNDEN GEÇİRMİŞLİĞİNDE,
Geçerek, kendimizden .....
Çıkarak biz, bizlikten ...
Yenilmişliklere şerbetlenmişliklerle .....
Devrilir, dururuz, kendi üstümüze, üstümüze ....
Derin mi derin çizgilerin bedenimizi, ömrümüzü ve ruhumuzu işgalde, talan edip, çökertmişliğinde .....
DERİN Mİ DERİN ÇİZGİLERİN, BEDENİMİZİ, ÖMRÜMÜZÜ VE RUHUMUZUİŞGALDE TALAN EDİP, ÇÖKERTMİŞLİĞİNDE ......
DEVRİLİR, DURURUZ, KENDİ ÜSTÜMÜZE, ÜSTÜMÜZE .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
26 / 02 / 2025 - Çarşamba
Saat ; 19_19
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder