DUR, DURAK BİLMİYOR .....
Yıllara ,hatta kim bilir farkındasızlıklarda aldığım yük ve karaltı,sıkıntı miraslarıyla ..
Genetik zincirlemelerin karmaşasında doğuma ..
Hatta daha da cesurca ifade edeyim ki, doğum öncesi hallere ve meçhullüklere kadar uzanan zaman tünelinin kasvetinden de nasibini alan ...
Tüm sıkışmışlıklarım ...
Dahası, taşmaya başlayan içime attıklarımla ..
Atık alanı ve metan gazı deposu olup çıkan ömrüm ve hallerimle ...
Adeta patlamalar ortasında kala kalmalardayım ...
Ruhumda isyan ateşleri ve volkanlar nar alevler fırlatıyor,ruhumun, bedenimin semasına ..
Dur, durak bilmiyor ..
Ne söz geçirebiliyorum, nede yalvar, yakar oluşum para ediyor ...!
Takıntılı değilim ve asla da kaderciliği saplantı yapan değilim ..
Buna karşın ..
Şu kadar genç ömrüme inat, bu kadar gamı,kederi, elemi, tozu,gazı ne oldu,nasıl oldu ..
Ya da kimlerin suçu olarak beni mahv ve talan etmişlikleriyle ..
Hayat ve koşullar yükledi bana ..
Dahası hangi ara ve nasılda farkında olmamışım.?
Kim bilir belki de, uyuya kalmışlığım da ..
Uyanık geçindiğim, saftirikliğimde, gözümden kaçmışlığıyla ..
Bir an düşününce zamanında canların telef olmasına neden olan ve onlara mezar olan ....
Kahırlar manzumesinin, her gün yeniden ve binlerce değişik versiyonunun ...
Milyonlarca nüshasının yazılıp, İstanbul'un tarihi ayıbı ve insanlığın yüz karası ...
Adım başı kaosla,hazzın iç, içe geçip, cirit attığı yorgun haliyle..
Çöp alanlarının bile, düzensizliğin ve ihmalin kurbanlığında ...
Gözlerin bakar körlüğün de ...
Milyonlarca rengarenk gözün, önünde olup-bitenin farkında olmaksızın ve görmezden gelmeler de ...
Katlanma ve tahammül sınırını aşıp, patlamaya koyulduğu ...
Ümraniye Çöplüğünden de beterim ...
Halen, şu içinde bulunduğum zor ve hengameli, karanlık süreçte ...
Tıkış, tıkış yaşadığım ..
Çoğunu, içine attığım sıkıntının dillenişini kimselere duyuramamışlığımda….
Anlatmak şöyle dursun, dikkatlerine bile sunmayı başaramamışlığımda..
Çıban olup, baş veren marazalıkların ...
Ben, onları lahavlelerde bastırmaya çalıştıkça ..
Çabama inat ..
Artık beni de yutup, iplemeden, arsız,arsız kendini kaldırıp koyuverip, ayaklanmışlığında ..
Dur,durak bilmiyor İstanbul atlasının ,yedi tepesine dağılmacasına ..
Un-ufak olmalarda, patlıyorlar ..
Sade gönül derdi,aşk-meşk sıkıntısı olsa ..
Sus deriz, vururuz kafasına, sıkarız orasını, burasını, burarız dilini ..
Olmadı, büyüklerin bize dayattığı gibi…
Umacılarla, zebanilerle ve şiddetle korkutur, bastırır…
Oturturuz kıçının üstüne ..
Hatta olmadı savururuz birer tekme ..
Olur-biter..
Al sana bizim usulümüzce çözüm der, çıkarız işin içinden ..!
Gelin -görün ki ...
Aşk-meşk ve gönül işi dertler silsilesinde, zurnanın son deliği ..
İş bununla bitse iyi, öpüp başımıza koyacağız..
Ama rejim derdi, geçim derdi, ülke sıkıntısına kafa yorma,
Verilmeyen haklar, gaspa uğrayan hayat, düşünce ve fikir özgürlüğü sorunu ..
Onca gazetecinin, kodeslerde çürümesi ..
Milletin sesinin sivrisinek vızıltısı kadar bile, dikkate alınmadığı devlet tayfasının zırtabozlukları ..
Apartman yönetim ve aidat derdi, borç, harç içinde, iki yakamızın bir araya gelemeyişi ...
Vesaire, vesaire sorunlar cümlesini saymaya kalksam
Doksan dokuz devirli Derviş tespihini..
Maazallah, üçe-beşe katlayacak kadar, uzun mu uzun, çekilmez olur .
İşte tüm bunların içinde kala kalmışlığımla, labirentteki garip fare misali ..
Kala kaldım, kuburun içinde ..
Bir de, kuburun kokusu ve dayanılmaz pisliği eklenince, tüm bunların üstüne tuz -biberliklerde ..
Gel de, sıkıysa, sen patlama..
Dertlerin kalkmasın, şaha ..
Ayaklanmasın, göz yaşın ..
Sümük düğünlerinde, gözlerin kan çanağına dönmesin ..
Hepsi,hepsi de ..
Bir de , alt kattaki komşum Maide Hanımın ölüsünün…
Kokuya ve çürümeye belenerek, üç hafta sonra…
Daha, dün ..
Perme-perişan durumda, bulunmuşluğunda ..
İnsanın değerinin sıfırlanmaları da aşıp, izbe kata düşmüşlüğünde ..
İnsanlığın piçinin,komşuluğun ,dostluğun çıfıtının ..
Hele ki de, içine etmekten bok deryasına dönderdiğimiz, şu mezberelik dünyanın çivisinin çıkıp...
Yaşanılırlığının iyiden, iyiye tükenmeye yüz tutmuşluğunda ..
Düşününce bir başıma, ömür tükettiğimi ..
Bir de, Maide Hanımın akıbetini düşününce ..
Ayyuka çıkan dert,sıkıntı ve naraların,isyanların arasında ..
Bunalıp ,boğularak, kendi içsel yalnızlığımda ..
Tütüyorum duman,duman ..
Patlıyorum, volkan, volkan ..
Dertlerimin,gamlarımın dizginlenememişliğinde ..
Patlamaların ortasında kala kalıyorum ..
Efkarımın,gamımın,yaramın sızılarının dillenip ..
Kan gülleri olmacasına patlayan, bedensel ve ruhsal volkanlarımın dur-durak bilmemişliğinde ..
İşte , asla şikayet anlamında değil…
SOS verme olarak anlaşılır umuduyla hal-i pürmelalimi dillendirip ..
Birilerinin dikkat inİ çekmeye çalışarak göz önüne sermek dürtüsüyle ..
‘’ - Derdini söylemeyen derman bulamaz.’’ Diyenlerin, salıklarına kulak vererek ..
Yazdığım,çizdiğim,dillendirdiğim koşullarımda ..
Kanıyor yüreğim,kan ağlıyor gönlüm ..
Azaplarda, sancılarda, hicaplarda, kahroluyor, ruhum
Patlıyor volkanlar, dur-durak bilmiyor ..
Dur-durak bilmiyor ..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Immenstaad / Almanya
11 / 09 / 2017
Saat ; 16_24
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder