9 Mayıs 2020 Cumartesi

KAFKASYA GÜLÜ ......

Kendine has kokunla, baş döndürür, gönül çeler din ....

Koku, koku yayılarak, çoğalıyor dun, insanın içinde ...

Oldum, olası hep merak ederdim, doğallığında mı, yoksa özel bir uğraşı yada, kendinde saklı bir usulle mi sahiplenmiş tin bu tarifsiz baş döndürücü güzelliğe ?

Kuzeye hatta Kafkasya ya dair izlere, albenili güzelliklere sahipliğin ile keşfedilecek bir ülke ve merak uyandırıp, kışkırtan bir öyküye sahiplik ve kaynaklık yapmışlığın da ...

Senin beden, gönül, ruh ülkende dolaşmak, keşiflerde bulunmak ....

Başlı başına bir zenginlik ve mutluluk denen aleme doyumsuz yolculuktu ...

Özlemde tütün kokusu, yolculukta şimal yıldızı,erişilmek de devasa sınırsız masalımsı coğrafya güzelliği idin benim için Kuzeyin tılsımlı gülü ....

Alıyla,moruyla, içe işleyen lilalı-sarılı insanı kendine tutkuyla müptela eden yüreklerin,sevginin,hasretin ve tarifsiz özlemlerin, erişilmez, unutulmazı .....

Akıllara, gönüllere, ömürlere, miraslığıyla çoğalarak yaşayan sevgi kaynağı ....

Hasılı dünyalara, hiç çıkmamacasına kazınıp, yer eden ....

Ömürlerden, ömürlere miraslığıyla çoğalarak yaşayan sevgi kaynağı ....

Kuzeyin, ölümsüz dilberi, Kafkasya Gülü .....!

Kafkasya gülü ...... !

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ

Almanya

08 / 05 / 2020

Saat ; 15_27

KOYULUR, DANSA ....
Hangi hesaba, kitaba sığar ...
Nasıl açıklanır bu büyüleyici muhteşem güzelliği ...
Su buhar olup, yükselerek arşa ...
Gök kubbenin altında, rengarenk büyüsüyle, nutku tutturan haşmet, güzellik ve cazibeyle ...
Akıllara durgunluk veren, gizemli serüveniyle...
Buluta dönmüş suluğun da ....
Koyulur, dansa .....!
Koyulur, dansa .....!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Almanya
08 / 05 / 2020
Saat ; 13_32

5 Mayıs 2020 Salı

DURUM ......

BOK ÜSTÜN, BOK ......!



Bütün eğrileri toplasan, bir doğru .....
Yaşlıları cem etsen, bir genç ....
Sayısız yalanları derip-çat san bir doğru ....
Riyakarları birlesen, bir dürüstle, doğrucu Davut ...
Aslı yok yaylalarının ulasan birbirine, bir karış toprakla bir çakıl taşı mal olmaz ...
Suyu kesilmiş, çarkı dönmeyen, ahı gitmiş, vahı kalmış kırk değirmenden .....
Bırak bir çuvalı, bir dirhem un imal edemezsin .....
Hallerin böyleliğinde  .....
Hayatın tezatlıklarla doluluğunda ....
Alın teri, göz nuru, emek hasrederek eskilerden yeniyi var edebilen insan ...
Toplumsal yaşantımıza ve dilimize girip, yer edinmişliğiyle, dillere pelesenk olan ....
'' - Terzi,  kendi söküğünü, dikemez ! '',Sözünde hayat ve anlam bulup, hayatın içinde defalarca dillendirilerek doğrulan mışlığın da olduğu gibi ...
Çoğu kere, iş başa düşünce ....
Gönüllü yada zoraki, hatta kerhen yapıp, icrasıyla ortaya ürün koysa da ....,
Kendisiyle yüzleşip, iğneyi kendine batırdıktan sonra ..
Çuvaldızı, karşısındaki ilgiliye yada hak edene batırmayı savsaklayarak ...
Kendi ayağına pranga vurup, hatta kurşun sıkarak ....
Cehaletle, bağnazlıkla, hurafeyle, yobazlıkla, karanlıkla ve dogmatiklik ile ....
Hasılı gelişme, demokratikleşme, özgür birey olma ....
Sömürünün, zulmün, ihanetin çarkına çomak sokmakta isteksiz, içtensiz ve neme lazımcı oluyor ..
Yoksa, acaba ...
'' - Düşüneni vurup, etkisezleştirip, katlettikleri gerçeğinin korkusunda ve karanlığında ...
İçtenlikli dürüstlüğü ve kendine saygıyı  es geçerek, rafa kaldırıp, sümen altı ederek  sürdürdüğü ömrünü ve hayatının devamlılığını hele ki de can tatlıdır, gerçeğini, sözünü, kavramını önceliği yapıp ....
Bunu ve böylesi sürünerek ömür sürmeyi,dürüst ve namusluca ...
'' - İnsan bir kere ölür...
Ölüm, ölüm ya, hırlamak nesi ? '' Deyişleriyle vurgulanan yiğitçe ve onurluca yaşamı, gerçekleşmeyecek kadar ütopik ve hayalci buluyor ?
Soru şu ;
VİCDANININ SESİNİ DUYMAMAK ADINA, onu da FEDA EDİYOR ...!
Kulağına tıkaç kullanıp, PAMUK MU TIKIYOR ?
Bebeliğimizden beri, duyup,görüp, hayatın gerçeğinde öğrenerek bildiğimiz .....
Eskiden, ÖLÜ GÖTÜNE SOKULAN PAMUK, şimdi .......
Karakterlerin ve kıçların ORLONLAŞMIŞLIĞINDA ....
Paslanıp, kararan, eğilip, büzülen  dahada kötüsü, kula kullukta paçavralığında bükülüp, çürüyen  ......
Hatta, paslanıp, kararan, ihanete ve hainliğe evrilip, meyleden ....
Cüzdana sığar olup, satılan ve satın alınan ....
Hatta ....
HATTA ....
Kestirmeden, düpedüz, yüreğimizden, dilimize düşmüşlünde BODOSLAMASINA DEYİŞLE, SORALIM ....
'' - YİTEN VİCDANLA, SUSAN YÜREĞE Mİ,TAKILIR OLDU ?
İNSANLIK MI, YİTTİ ?
DÜNYANIN ÇİVİSİ, İNSANLIĞIN PİÇİ Mİ ÇIKTI ??? ''
Zamanın behrinde ....
İNSAN ve  İNSANLIK, dört başı mamur, dahası, KALE KAPISI GİBİ SAĞLAM, olurdu ....!
Zamanın ve hayatın cılkının, çıkmışlığın da .....
İNSAN GİBİ, İNSAN VE İNSANLIK ....
SIRRA KADEM BASMACASINA TERKİ DİYARLARDA, FİRAR MI ETTİ ????
Yoksa, mazallah KUBURA MI, DÜŞTÜ ?
İnsan, fıtratıyla, suretiyle, ÖZÜYLE, SÖZÜYLE .....
İçini dışının birliği ve SÖZÜNÜN ERLİĞİ İLE İNSANDI ...!
Ya, şimdi ?
İnsanlık, insanlık ya, ÇAKMASI NECİ ?
ÇAKMASI NECİ ?
Ya, sonra  ?
Sonrasını değil sormak, DÜŞÜNMEK BİLE İSTEMEMİŞLİĞİMDE, ne sen sor ..... 
NE, BEN SÖYLEYEYİM ...
Hal ve gidişatın böyleliğinde ..... 
İNSANIN ve İNSANLIĞIN PÜRMELALLİĞİNDE ....
DURUM, BOK ÜSTÜN, BOK .....!
BOK ÜSTÜN, BOK .....!   



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



04 / 05 / 2020 

Saat; 01_03

4 Mayıs 2020 Pazartesi

İNSANA VE HAYATA DAİR ....,
Belki pek çoğuna göre çok sayılmaz yaşadıklarım ...
Şunun, şurasında zamanın ve hayatın bağrına altmış yedi yıldır tutunuyor ömür denen, hayat ağacım ...
Ötekine, berikine, ele, aleme göre ...
Yaşamda öğrenip, gördüklerim, bilip, unuttuklarım ...
Yada bana şu günüme kadar yoldaş olan anılarım hep kılavuz edindiğim kutsal, kadim ömürlerle ...
Onların feyzlerinden ışık, ışık saçılarak ömrümü, gönlümü,önümü, hele hele de ruhumu ışıtıp,
Işıltılarla hare, hare saran makbulü de aşan, sırlı kademli sözler ...
Tozsuz ve ışıltılı tuttu ruh ve vicdan aynamı ..
Şu kabaktan da kalın, cevizden de sert kafama ve içinde ...
Hemen herkesinkine benzer kendi özel, yağlı suyunda yüzen ....
Beyin denen, hünerli mi hünerli dinamom …..
İncir çekirdeğinin zerreciği kadar ufak olsa da ….
Bana, şu günüme dek yetip te, artan beynimle...
‘’ - Yahudi mahallesinde salyangoz satılmaya kalkma …! ‘’
Sözüne kulak vererek, kalkmayacağımı ileten zekayla ….
Onun ürünü, salgısı ve bencileyin esaslı süs olan fikir sistemim ...
Kiminin burun kıvırıp, beğenmediği, yada marazalı ve sakıncalı bulunan ….
O, sözlerden aldılar yakıtlarını, gıdalarını ve bana aklı-karalı hayatı ...
'' - Şeytanda, melekte, gerçekte, yalanda, sırda, üryan olanda ayrıntıda gizlidir ! '' ...
Gerçeğini özene-bezene ve adeta dip-kapı öğreten ...
Kendi içinde, düz bizlere göre, karmaşık ve daha da net söyleyişle …..
Çetrefilli ve bir o kadar da düğüm gibi gelen, görünen ...
Bana yeten, niyetime göre gelişen …..
İşime gelmeyince, kıvırıp, topu taca atmaları ve türlü cin fikirlilikleri öğreten, algı ve düşünce sistemim ....
Tıpkı, bir çok hemcinsimde ve doğada ki en yakın akrabamız olduğundan …
Zerre kadar kuşkumun olmadığı ….
Sevgili maymun kardeşlerim de de olup, belirli düzen ve sistemati içinde ….
İşlevsellikle çalışan, zeka ve sorgulama denen, muammalı makinem ..
Kendi elek düzeneği içinde, çalışıp, ayırıp, eleyerek ….
Yararlıyı ve ara, ara da olsa ….
Kısmen, zararlıyı, saklayıp, barındırarak …
Bağrında, beni tökezletmedi ve terk etmedi, hayat denilen meşakkatli yolumda ...
Ömrümün şu anı itibariyle görüp, öğrenip, kavradım ki ...
İnsan denen muammalı makine, aynı zamanda, en büyük hasarı vererek ….
Kendine ve nesline, zaman, zaman bindiğimiz yahut ta, bastığımız dalları da, kestirip, kırdırarak, bize ..
Kavga-dövüş, hır-hırampa, ara, ara tekleyerekte olsa ….
Gerekli işlevini yapmışlığın da, temel kurallardan demet, demet ve rengarenk bilgiler ….
Farklılıklar, farkındalıklar ve hayatın sorgulamayla başlayıp, gelişerek ….
Yarattığı farkındalıkla, yararlılığı, yaramazlığı, zararı ….
Dahası, Cin olmadan, ağız çarpmaya kalkmanın …
En çokta, bunu yapan kişiye zarar verip, onu mahvederek …
Kayıp hayatlar ve ömürler kervanına katar olmanın yada olmamanın ….
Düşünmekten ve düşündüğünü açık yüreklilikle ve sevgiyle söyleyerek …..
Sabır, hoş görü, adalet, vicdan denen kavram ve mekanizmanın ehil ellerde kullanıldığında, yararlılığını …..
Zararlı, keyfiliğe hizmet eden ve sakıncalı ellerde, zararlı olacağını, sabırla, bir güzel belletti, bana ..
Dönüp baktığımda dünüme...
Boynuzun kulağı geçmesi, gerçek ve gereğini kavramanın iyi, gerekli, yararlı ….
Ama, tek başına asla yetmeyen ve eksikliklerle dolu olduğunu da gösterdi, bu garibana ….!
Öğrendiğim ve öğreneceği min, asla, asla dememek ve olmaz, olmaz diye….
Körü, körüne inatlaşarak kendimle, çevrem ve hayatla ama en çokta ….
İlim ve bilim denen hazine ve gerçekle çelişip …..
Doğruların, zaman içinde yanlışa, yanlış sanılan, bilinen, görülenlerin de ….
Zaman içinde, doğruya meyledip, evrilip, döneceğini kavrattı, şunun, şurasında ..
Ama en çokta ..
En çokta ve beni en mutlu ettiği kadar en çok şaşırtan olarak ta ..
Bilginin sınırsızlığını ve her yeni anda ….
Ne çok şeyi ve daha da önemlisi İNSAN DENEN MUAMMALI MAKİNE GERÇEĞİNİ, bilmenin ….
Başlı, başına dert, zevk ve mutluluk kaynağı olarak ….
Hayatın merkezinde, yer almışlığın da..
Hem sel, hem de sel önündeki kütük ve engel olduğunu …
Özene-bezene ve kanırta, kanırta öğretti ….
Hayat denen o, mahir, sabırlı usta ve aynı zamanda da …
Bir o kadar haydut ve zorba kesilerek …
Ağzıma tükürüp, defterimizi dürüp, koltuğumun altına sıkıştırarak veren ….
Zaman, hayat ve insanlık denen, mektep te ….
Temel üç desturu öğrenmem gereğini ….
Kah, öpüp okşayarak ….
Kah, aklı sıra ve aklı evvellikle, saçmalığın daniskasını icra ederek ….
Dayağın, Cennetten çıktığı yalan ve yaygarasına sığınarak ….
Sille-tokat dövüp ağzıma, yüzüme tükürerek …
Daha da olmadı, hem kemiklerimi kırıp, hem de imanımı ve iman tahta mı düzelterek, öğretti ..
Ha bu arada, hala dünya denen şu koca mavi bilyenin öküzün boynuzunda dönmediğini ve yumurtamsı hallerde yuvarlağa yakın olduğu gerçeğini öğretip ..
SARI ÖKÜZÜN sonunun bıçak, insan denen muammalı makinenin de…..
Gün gelip, vakit dolup, AZRAİL denen hayta yoldaşın olup …..
Seni o, dönüşsüz yola çıkartıp, ölüm denen ülkeye götürdüğü gerçeğinin, ışığında….
ÖLÜMÜN( En azından şimdilik ve eldeki bilgiler ışığında, böyleliğini kabullenmişliğimizle ) MUTLAK, DEĞİŞMEZ VE KAÇINILMAZ OLDUĞUNU GÖSTERE, GÖSTERE …..
GÜNÜ GELİNCE DE YAŞATIP,GÖTÜRDÜKLERİNİN AKIBETİNİ GÖRDÜREREK UNUTMAMACASINA ÖĞRETTİ BANA ..
BEN GARİBANIN ŞUNCA YAŞAMI SIĞIVERİR İKİ DUDAK ARASINDAKİ O SON NEFESE .
Ömür denen yolculuk bitip de ÖLÜM DENEN PERDE AÇILINCA HAYAT DENEN SAHNEDE..
İşinin ve kullanma tarihinin bitmişliğin de, HER ŞEY ASLINA RÜCU EDER gerçeğinin ışığında .
İşte o an ..
Ne kadar hüzünlü olsa da tadılan ölüm denen tecelliyi, o gerçeği, tadıp ....
İçtiği ölüm meyiyle O, SESSİZ GEMİ' ye, kendisi de şeref vererek, binen …..
ÜSTATLAR ÜSTADI Sevgili Yahya Kemal BEYATLI ÜSTADIN ...
O ulu çınar, koca şairin dediği gibi ; '' - SESSİZ BİR GEMİ KALKAR LİMANDAN ..! ''
SESSİZ BİR GEMİ KALKAR LİMANDAN .....!
O andan sonra, para etmez isyanın, İSYANİ' liğin ...
Hallerinin böyleliğin de ..
Unu eleyip, eleği duvara asmış'lığında ..
Ölüm mührünün gerçekliğinde, hayat denen kiracılığa, yolculuğa ...
O, son noktayı koymuşluğunda
Tıpkı, senden önceki yolcular misali, kaçınılmazı yaşayıp, ölüm mey'ini tadarak, sende binersin, daha olmadı alelacele …..
Son anda, gönüllü olmasan da, bir yere sıkışıp, sığışmacasına ....
Uslu, uslu sessiz-sedasız ve bindiğinden, tünediğin den bir haberlik de, tüner sin O SESSİZ GEMİYE ....!
Tüner sin O, SESSİZ GEMİYE ....!
Ölüm denen mutlak gerçeği asla göz ardı etmeden, ötelemeden ve yatsımadan cümle söylediklerimiz ….
İnsana ve hayata dairdir …..!
İnsana ve hayata dair …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Almanya
04 / 05 / 2020
Saat ; 01_45
BEN, KENT VE HÜZÜN .....! Telaşı, çabası, kendini kurtaramadığı belalısıdır, o ... Tıpkı benim gibi, ona da musallat olan .. Yorgunluğunu saklamak için değil, üzerine sinen hüznü silkelemek için ... Gündüze ait, her ne varsa üstünde, başında, sırtında ... Çıkartıp atar onu, yarın giymeyeceğinden eminlikle, kent .. Alıcı gözlerle olmaksızın, şöyle göz ucuyla bakıverdiğinde de yakalarsın, dikkatle bakansan ... Her şeyi değiştirip, yenilerini giyse de ... Olmadı sürse, sürünse, taksa, takıştır sa .. Hatta dekolte ve tahrik kar da olsa ... İğreti duran, göze batan ve sanki sırıtıp yakışmayan bir hal vardır, kente sinip, yapışıp ... Ne yaparsa, yapsın, ne denli fiyakalı, albenili görünürse görünsün ... Bencileyin, kentin yakasına yapışan, içine işleyen ve benliğine sinip ... Her ne yaparsa, yapsın ….. Onunla özdeşleşip, etle- kemik hallerinde bir bütünün parçası gibi, ondan hiç mi ayrılmayan .... İşte, kentle beni birbirimize bağlayıp, ortak kılan da, o .. Kentin ömrüne sinip, ölümüne, onun iliklerine dek işleyip .. Asla ama asla onu, şu koca kenti …. Azat edip, hür bırakmayan, göze ilk çarpan …. Hatta, yumulsa da, gözlere işleyip, batan ... Tıpkı, bende olduğu gibi ….. Asla onu terk etmeyen, tarifsiz, kocaman balon yetmedi göğünü kaplayan sırnaşık devasa bulut, kesilip …. Kentin tepesine ve ömrüne, bela olan .. Beni de, oldum olası terk etmeyip, pençesine alarak ….. O malum gün gelince, mutlaka mevtime sebep olmacasına, musallat olan, o ….. Sadece, bencileyin, gönül gözleriyle bakanlarca …. Her halükarda, fark edilip, anlaşılan ve böylesi gözlerden asla ama asla kaçamayan azılı sabıkalıdır, hüzün ….. Bana da olduğu gibi, iyim le, kötü'm ile, gecesiyle, gündüzüyle, ömrüme …. Demokles in kılıcı misali, tepeme musallat olan, ömrünü yeyip, bitiren hüzün …..! Ortak olunca derdimiz, kenti, onun hüznünü, Biçare kentin, ondan ne çektiğini, en iyi, daha ilk bakışta şıppadak olmacasına, ben bilir, anlarım …. Attan düşeni nasıl, en iyi attan düşen bilir ve anlarsa .. O, hesap …..! Ciğerine dek tanımışlığım la, hüznü …. Adeta ihtisas yapıp, uzmanlaşmacasına, ondan bir ben anlarım, ben ... Hüzün, kentin ve benim ortak illetimiz ve adeta bizi terk etmek nedir bilmeyen kara sevdalımız … Ne onunla, nede onsuz olduğumuz, püsküllü'sün den baş belamız, hüzün .....! HÜZÜN .....! Ben, kent ve HÜZÜN …..! Kara sevda denen illete düşmüş … Sabıkalı ayrılmaz üçlüyüz …..! Ben, kent ve HÜZÜN …..! Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ Almanya 03 / 05 / 2020 Saat ; 22_15

AYIBI VE UTANCI SİZİNDİR ...., Aldırmadan yoksulluğumuza ve yoksunluklarıma ... Bir bez bebekle, çelik-çomakla, beş taşla .. Olmadı, çok sev...