HER İNSAN .....
KEŞFİ BEKLEYEN YENİ BİR DÜNYADIR .......!
İnsan denen, ucu açık betimlenmesi güç varlığımızla ....
Melekken, şeytan, tamda şeytanın teki denilecek iken Melek kesilenliğimiz ile, an gelip yaşattıkları ve yaptıklarıyla ürküten karmaşık yapısıyla .....
Hükmeden, hükmolunan'lığı hatta İNSANLIĞINDA İLAH'LIĞA SOYUNAN'LIĞIYLA .......
Şaşkınlıklara, hatta düpedüz korkulara, korkmalara neden olup, masum kisvesinde gizlediği canavarlığıyla .....
Fantastik labirentlere olduğu kadar, garip dehlizlere götürebilenliği ile yetmedi ......
Hatta ve hatta, kör karanlık sarnıçlarda debelenmelere yol açan'lığıyla, gizemli atlaslara kapı aralayan lığımız da ...
Ömrümüzün, değil tamamını, sadece olaylarla yoğrulup, halden-hale, konumdan, konuma ve şekilden, şekle, tavırdan, tavra dönüp, girip-çıktığımız .....
Zaman içinde nokta kadar hükmü olmamacasına kısacık denecek bir dönemini bile yeniden yaşayacak konumda bina edebilseydik .....
Yaşadıklarımızı, başımızdan gelip-geçenleri ve '' - Bu kadarına da pes, bu kadarı da olmaz '' Dedirtecek olaylar silsilesiyle, içinde yer alıp, geride bıraktığımızı ....
Yani, başımızdan gelip-geçmişliğin de, bire, bir yaşadıklarımızı, başımıza gelenleri yeniden derleyip- bir araya getirebilseydik ......
Biriktirip, bir bütünlükte görme olanağımız olsaydı ...
Gözlerimiz yuvalarından fırlamaktan helak olur, gözler, gözlükten çıkardı, emin olun ........!
Yetmedi ......
Gördüklerimiz karşısında, küçük dilimizi yutmakla kalmaz ......
Aklımızın dumura uğramış'lığıyla yüz, yüze kalmaktan, şok üstüne şok yaşayarak, alenen ve külliyen kendimizi kaybederdik ....
Çünkü, insan başına gelenler ve yaşadıklarını derlese ulu dağlar diker,
taş üstüne taş koymalara kalksa değil adım atacak, kıpırdayacak yer ve alan kalmazdı ......
Yutup, içimize attıklarımızla, içimizin karasıyla, kainatı kat be kat yahutta metre karelerce olmacasına, hasılı içinde yutulmacasına, karalara boyardı ....
Hasılı içimiz-dışımız karaya keserdi, yanına kıyasa duran, kurum karasının, eni-konu halt etmecesine, üstelikte .....
Oysa insan kendi dinamizmi ve yapısal işlevselliği içinde, nice badireleri atlatıp, bir başına yada dayanışmayla, aşıp-çıkıyor zorlukların çoğundan.
Ardına dönüp baktığında, başına gelenlere, yaşadıklarına ve aşıp, baş ettiklerine şaşırmaktan, hayretler içinde kalmaktan kendini alamıyor.
Ondandır ve boşa edilen laf değildir ..
'' - İnsanın başına gelenler ve insanların başına gelenler, ulu dağların başına gelse, yerle yeksan, helak olmalar da, un-ufak olup, değil zerresi, tozu kalmazdı, tozu ...! ''
Bu pencereden ve bakış açısından bakınca....
'' - İnsan dünyanın ve alemlerin en gizemli, anlaşılmaz ve bir o kadar da, baş edilmez varlığıdır '' Diye, düşünmekten kendimizi alamamamız hiçte boşuna ve anlamsız değil....
Hasılı,
İnsan; keşfi bitmeyen alemdir .....!
Henüz ilim- bilim ve işin uzmanı-ehli uleması, değil iç ve dış dünyasını, ruh alemini, gizlisini-kapaklısını bilip, dermek de işini yapan olmaktan uzak mı uzakken ....
Sınırlı ilgi alan lığın da, insan beynini bile, tam anlamıyla keşfedip, deşifre edememişken ....
Duygu dünyasıyla, ruhsal atlasında kayboluşu garipseyip, küçümsemek yadırgamaktır, esas şaşırtıcı ve enteresan olan .....
Şu gerçeği ve bunu yansıtan düşünceyle sözü unutmamacasına ve aklımızdan çıkmamacasına yazalım, belleğimize ve yadımıza .....
Unutmamalı ki .....
Saptamanın ve düşünceyle, sözün yadsınılmaz lığın da ....
İnsan denen muamma, kendi karmaşıklığında çözümü zor, kördüğümdür ...
İşte, sırf bu yönüyle bile, yani çözümlenmeyen sırları ve sır'lığıyla .....
'' - Her insan, keşfi bekleyen, yeni bir dünyadır . ''
HER İNSAN .....
KEŞFİ BEKLEYEN, YENİ BİR DÜNYADIR .......!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
14 / 11 / 2021 - Pazar
Saat ; 12_12
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder