29 Kasım 2021 Pazartesi


 YARİN YURDU, AYNALI KONAK ...

Ruhumuzun üryan, gönlümüzün eyvan ..
Dertlerle, tasaların elvan lığında ..
Gizlinin, uluya, ayan-beyan malumluğunda ..
Gönül erleriyle, gam kervanlarının art, arda yola koyulmuşluğun da ..
Düştük bizde, yar yoluna ....
Gönül eşiğine yüz sürüp, sevdaya nefer, odlara, odun olmuşluğumuz da ...
Nar rengi yanıp, gazele-toprağa karışıp ..
Külümüz ün göğe, sevdamızın gönüllerle, evrene savrulmuşluğunda ..
Hayatın ve kainatın, bilene ayna, bize, karanlık olmuşluğunda ..
Koyulduk, el yordamıyla, yol bulmacasına ..
Hayat ve sevda yoluna, aşkın narıyla yana, yana ...
Yanmalarda, pişmelerde ömrümüzün, özümüzün. göynümüzün …
Nicedir sabretsek te daha’ca, hamlıkta sürüp …
Göynümelere ermemişliğinde ...
Bu yolda, aşk ile ömür tüketmelere gönüllülüklerde, koyulmuşluğumuzla ..
İdrak ve sorgulamayla, malum edilip, destur verilmişliğiyle ...
Gönülden, gönül e, aşk ile bilip, dedik ki ...
<< Şükür ile yerin-göğün sahibine .. >>
'' -Yak bizi, eyle kömür, verdiğine, hesapsız şükür ...!''
Ve ekledik, ardı sıra ...
Yüreğimizin taşıp, dilimizin söylemişliğinde ...
Sinemizdeki yangının kor, kor olup ...
Bedeni-ruhu, ömrü, gönlü sarmışlığında ....
'' –Yar in yurdu, aynalı konak ....!
Biz de, gezip-görüp, geçip-göçüp, ona konak ...
Ona konak ...!''
Varıp orda, konaklıyak ...
Hali nicedir, yare, sorak ..
Ahaliye, eşrafa, sofralar kurak ...
Cümlesini ağırlayıp, gönül meyimizden, sunak ...
Ne aç-sefil koyak, nede kibirde, gönül kırak ...
Nefsimizi, kirimizi sevgide, yuyak ...
Duyduk ki ateş düşmüş yar’ in, yurduna...
Damında tutuşmuş, gazeller bile ..
Nar, nar olmuş, yanar damda, yaprakla, toprak ..
Döküp suyu, söndürek harı ...
Nolacak bilmem ki, yar in hali ...
Sarmış, sarmalamış afat yurdu, koymamış taş, taş üstünde ...
Gözlerin, gözleri, görmemişliğinde.
Bürümüş afakı, kara duman ..
Azrail almış yar i, ataş salmış ömrümüze, gönlümüze, özümüze ..
Duyduk ki, yaradan, canını, teninden almış ..
Kulluğumuz da naçar koyup, çileyle, sabrı bize sunmuş ...
Yüreğimizi köz, köz edip, gönlümüzü, yetim kılmış ...
Yaradan, ölümü yare, azabı bize, reva görmüş ...
Gazabında yıkmış, yükletmiş ...
Direğimizi kırmış, ışığımızı söndürüp ..
Göz yaşımızı, aşımıza, katık etmiş ...
Yelden, kuzdan, kurttan, kuştan ....
Hava da dönenen, kara buluttan, haber aldık ..
Gamlara, yaslara daldık ..
Haberler saldık ..
Dedik ki, koyun yar i, elimizle, kendimizce, biz yuyak ..
Gül suyuna bandırıp, zemzemle arındırak ..
Ömrümüzün, ruhumuzun urbasını ...
Bal mumuyla dokuyup, ipek ile beleyip, atlas kefen kılarak ...
Yar i içine doluyak, onu bize bağışlayıp, bahşedene sunak ..
Acımızı dillendirip, yüreğimizden taşan yangınla diyek o, görünmez yüceye ...
Her ölümün erken ölümlülüğünde, bizi, yar’ dan edip ..
Almışlığında, apansız onu, katına ..
Sitemimizin er-geç ona ulaşacağına inançla ..
Yolladık, arı-duruluğunda, gönlümüzden kopanı, ona ...
<< -Aç koydun özümüzü, yakıp-yıktın gönlümüzü ..
Kursağımızda koydun, muradımızı ..
Böyle yazmışlığınla, yazımızı ..
Ölümün karşısındaki, naçar halde …
Boynumuz, kıldan incedir, sana …
Haddimiz yok, kelam olmaz buyruğuna ..
Söz söylenmez, sözün üstüne …
Selamının da, kelamının da, celalinin de, başımız üstüneliğinde …
Koymuşluğunla bizi, onsuz,
Sarıp-sarmalayıp, doymasakda, yare ..
Ölümü içmiş, bedenliğin de ...
Yar’ in yüzünün, dolunay misali, olmuşluğunda hare, hare ..
Olmamış lığın da, elden gelir, çare ...
Gömmüşlüğümüz le, elimizle, sinesine ...
Sarmışlığıyla sadık yarliğinde, bedenini ilelebet ..
Doyup, kanamadığımız yare, doysun, gönlünce kara toprak ...
Misk-i amberler açıp-koksun, yar in sininde ..
Elbet ereceğiz ya re, günün birinde ..! ''
O günün mahşere, işimizin, makam-ı ulu' ya kalmışlığında ..
Ömrün fani, üç günlük dünyanın, yalan'lığın da ...
Biz deyip, biz duyup, biz ağlayarak ..
An gelip, gülüp, an gelip kahırda, boğularak ..
An gelip, dövünüp yaslara durmuşluğumuzda ..
Erdirinceye kadar, yolla-yolculuğu sona ..
Özlemle yad ederek, şad edeceğiz ruh ta yar i, hürmetle, minnetle ..
Hepimizin, konan-göçenliğin de ..
Varacağı ille yerin, ora ve o makam olacağına, sonsuz inançla ..
Telaşla, gamla, tasayla ...
Hatta, leylekler misali laklak la geçen, ömrün ardı sıra
Gün gelip, vaktin tamam olup, bu alemden nasibin, rızkın kesilmişliğin de ..
Göçeceğiz bizde, ya re, elsiz-ayaksız imamın kayığına binmişliğimizle ..
İçeceğiz ölümün mey'ini, şerbetini istesek de, istemesek de ...
Gönülsüz de, gönüllü de olsak, koyulacağız yola ..
Zamanın, apansız'lığın da ..
Dur-durak bilmeden, akıp duran ırmak'lığın da ..
Azrail le, ecelimiz'in ömür kapımızı çalmış'lığın da ..
Dahası ….
Oldum,olası,dünya kurulup,insan ve insanlık var olalı ..
Canın tatlılığında ..
Ölümün, hep erken bulunmuşluğunda ...
Dönelim, kelamın başına ..
Yüreğimize ateşler saçılıp, akımızın-karamıza,
Göz yaşımızın, yağmura dönüp ....
Doyup-kanamadığımız sevdiceğim'izin, toprağa düşmüşlüğün de ...
Gönlümüzün, ömrümüzün, ruhumuzun harda, nar olup yanıp ...
Görünmez ellerce, dağlanmış'lığın da...
Yar in yurdu, aynalı konak ...!
Yar in yurdu, aynalı konak ...!
Bizde, gezip-görüp, geçip-göçüp, ona konak ...
Ona konak ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ/İSYANİ
Immenstaad / Almanya
29 / 09 / 2017
Saat ; 13_07

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...