5 Mart 2020 Perşembe

DEĞİL DE, NEDİR ?

Moraller dibe vurup, yaşama sevincine küskünlüğe, aralanınca kapılar ..
Serçe parmağını bile kıpırdatmaya mecalinin kalmamışlığında ..
Vurursun kendini .....
'' -Haspe, çıksın..!, Aman canım sende ..!,,'' - İnceldiği yerden kopsun'' teranelerine ....
İşte o zaman, teslim alır seni sinsi, sinsi boş vermişlikler ....
Hayata, insana ve hasılı bizzat kendine dair çelişkiler ..
Karmaşalar, olaylar silsilesine karşı, duyarsızlık ve ilgisizlik ..
Evlerde kavga-kaos, yalan, dolan dolu entrikalarla örülen ayak oyunu ..
Ekmek kavgasından tutunda, kıskançlığa uzanan ....
Sayısız bahane, onca numara .......
Sebepli- sebepsiz, hırıltı-gürültü ve kaos !
Hasbelkader, yorgunluğunu unutmak ve kafanı dağıtmak için açtığın televizyonlarda ...
Tepeden tırnağa, karamsarlığı körükleyerek ..
Bangır, bangır nefret, kin, intikam naralarının havada uçuştuğu diziler, haberler ..
Meclis denen kaotik arenada ..
Sözüm ona erişkin kocaman, kocaman gövdelerin ..
Gırtlak-gırtlağa girişleri, sille-tokat kavgaları arz-ı endam ederken ..
Sürer fütursuzca, goy-goy ve kışkırtmalar, tahrikler ...
Paranormal duygularına, ego ve harisliklerine yenilen insanların ..
Mide kaldırıp, iç almayan, kusturan hal, haber ve dizileri ...
Değil ele-aleme, evindeki eşine, çoluğuna-çocuğuna sözünün geçmediği ..
Yutulup yittiğin, hatta kavga ve şiddette kanın dökülüp ..
Ölümlerde canların gittiği ..
Sokakta, işte ve hatta en huzurlu olman gereken, saat ve anda stres,korku ve kabusla ..
Vücudunun her yerine saplanan kramplarda, yuvarlandığın sanrı ve kör sancılar ..
Kasılmalar, titreme ve soğuk terlerin sel-su olduğu, gözlerin döndüğü nöbetler ..
İçilen onca haplar, dopingler ve sakinleştirici sentetikler le örülü ömür denen çöplükte boğulman ..
Günümüzün yığınsal, niteliksiz kalabalığında yitmenin ..
Hiçliği iliklerine dek hissederken ...
Ve, kendi içsel yalnızlığında yutulmanın içinde ...
Saplandığın kara bataklıklarda ....
Pisi, pisine boku yeme halleridir.
Sebep-sonuç ve insan ilişkilerinin kör düğümünde..
Yozlaşma ve çürümenin doruğunda ..
Kaçınca ipin ucu, elinden uçan balonlar ve uçurtmalar ...
Şaşkınlık ve ne yapacağını bilememenin acziyle ...
Onların ardında, nafile koşularda yaşanan, helaklar ..
Hemen hepsi ..
İnsanın sözüm ona var ettiği, medeniyet denen bunalımlar deryasında, boğuluşudur...
Atı alanın, Üsküdar'ı geçme telaşında ..
Hırs ve gözü dönmüşlük ler de,insan yığınlarını hiçe sayarak ..
Onların üzerine basa, basa koştuğu o meçhul sona ..
Erişmeye çalıştığı,hatta kendisiyle ve hayatla savaştığı kanlı doruklar ..
Kirli ve karanlık zaferler ...
Sözüm ona başarı saydığı hüsran ve küskünlükler ....
Birbiri üstüne biriken, düş kırıklıkları yığınlarının altında kalarak ..
Naçarlıklar da o malum sona doğru kah hızla..
Kah, gıdım,gıdım ..
Adeta Çin işkencesi azabıyla için, için elemlerde kıvranıp ..
Acılara belenerek ölümü, kahrı ve un-ufak olmaları içmeler..
Çağın bunalım ve buhran çağı olduğu gerçeği ..
Ayın on beşindeki dolunay aşikar lığın da, ayan-beyan ortadayken ..
Yinede,hala ve inadına kendini kandırmalar ..
'' -Olmak yada Olmamak. ''...
Sözünün, asırlardan günümüze uzanan, kanlı gölgesinde ...
Ömürler, umutlar, düşler ve yarınlar karartmak ..
Gonca ömürlerin, yalancı baharlarda donakalması değil de, nedir?
Değil de, nedir ?
Deyin bana ...
Değil de, nedir ?

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
20/01/2017
Saat;00_34

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...