ARANMAMALIDIR, ASLA …..
İNSAN VARKEN …..
SUÇLU DİYE, ŞEYTANIN AYAK İZLERİ …..!
Açılınca, kimi küf, kimi naftalin kokulu, GÜN YÜZÜNE HASRET SANDIKLAR….
Bir, bir, dökülünce ortaya ….
Dünün gizi, karanlığı ….
Saçılınca sağa, sola, kirli çamaşırlar ….
İhanet, gizlenmeye çalıştıkça, çıkar sırıtarak, ortaya ….
<< - Yarası olan, gocunur ..! >> Gerçeği vurur, şamar gibi, suçlunun suratına ...
Yiten yılların, geri gelmeyeceğinin, ayan-beyan, aşikar lığında ….
Suçlunun tövbesi, itirafı, ikrarı, sadece kabuk bağlamaya yüz tutan yaraların ….
Deşilip, açılmasının, acısını yeniden ve daha derinden yaşatmaktan öte, fayda vermez ...
Bu sonucun ortaya çıkacağını bile, bile lades demek …
Özünde….
Sadece, zaman kazanmak için değilse ….
Suçun ve suçlunun ayak izleriyle …..
İhanetin kirini, temizlemeye çalışmaktan öte, bir getiri sağlamaz, oldum, olası ……
Ne suçluya, suç ortaklarına, ne mağdura, nede kurbana ….!
Kimsenin suçu üstlenip, sorumluluk almaya yanaşmamış lığında, ihale, yine masum ve mazluma kalınca ...
Günü kurtarmaktan başka, hüneri ve yapacağı olmayanların, buna mal bulmuş Mağribi gibi, iştahla sarılmış lığında ...
Amaçlarına ulaştıklarını sanan, nifakçılar …
Fincancı katırlarını ürkütmedikleri sanısıyla, adeta sevinç delisi olup, çıkarak ...
Geçerler kendilerinden, yuvarlandıkları zafer sarhoşluğunda, başlarlar adeta, zil takıp, oynamaya …
İnsana ve insanlığa has, bu kir ve yüz karası hallerin kökünün, kökeninin ….
Ta, çağlar ötesine, hatta, insanlığın başlangıcına dek uzandığını gösterir, tarih, yaşanmışlıklar ve gerçekler …
O an, bir soru düşüverir, insanın aklına ve dudaklarına …..
‘’ - Neden çıkmıştır, Habil ile Kabil’in kavgası ?
Kim suçlu, kim hain, kim haklı, kim kurbandır ? ‘’
Soru sağanağında, bin bir düşünce, soru yada geçerli-geçersiz yanıt, üşüşür o, an insanın aklına …
Ve, dahası ..
Asla, el ayak çekilince, yada karanlık çökünce ….
Yada, kurdun sevdiği, sisli-puslu hava ve gecede, işlenmez sadece, suçlar, günahlar ve kusurlar ….
An gelir, her şey ortadayken, üstelikte aşikar, ulu ortalığında
bile ….
Görülmez gerçekler, izler, kanıtlar ile failler ..
İnsancıklar güruhundan, bakar körlerin, perdeli gözleri ve maskeli baloları çok sevip, yeğlemiş liğinde …!
Üstelik, doğrunun, gerçeklerin, sırların, günahlarla, Şeytanın, ‘’ - AYRINTI DA, GİZLİLİĞİNDE …..! ‘’
Dahası, aranmamalıdır, asla …..
İnsan varken, suçlu diye, Şeytan’ın, ayak izleri .….
İnsan varken, suçlu diye …..
ŞEYTAN’IN, AYAK İZLERİ …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
03 / 07 / 2020
Saat ; 23_46
İNSAN VARKEN …..
SUÇLU DİYE, ŞEYTANIN AYAK İZLERİ …..!
Açılınca, kimi küf, kimi naftalin kokulu, GÜN YÜZÜNE HASRET SANDIKLAR….
Bir, bir, dökülünce ortaya ….
Dünün gizi, karanlığı ….
Saçılınca sağa, sola, kirli çamaşırlar ….
İhanet, gizlenmeye çalıştıkça, çıkar sırıtarak, ortaya ….
<< - Yarası olan, gocunur ..! >> Gerçeği vurur, şamar gibi, suçlunun suratına ...
Yiten yılların, geri gelmeyeceğinin, ayan-beyan, aşikar lığında ….
Suçlunun tövbesi, itirafı, ikrarı, sadece kabuk bağlamaya yüz tutan yaraların ….
Deşilip, açılmasının, acısını yeniden ve daha derinden yaşatmaktan öte, fayda vermez ...
Bu sonucun ortaya çıkacağını bile, bile lades demek …
Özünde….
Sadece, zaman kazanmak için değilse ….
Suçun ve suçlunun ayak izleriyle …..
İhanetin kirini, temizlemeye çalışmaktan öte, bir getiri sağlamaz, oldum, olası ……
Ne suçluya, suç ortaklarına, ne mağdura, nede kurbana ….!
Kimsenin suçu üstlenip, sorumluluk almaya yanaşmamış lığında, ihale, yine masum ve mazluma kalınca ...
Günü kurtarmaktan başka, hüneri ve yapacağı olmayanların, buna mal bulmuş Mağribi gibi, iştahla sarılmış lığında ...
Amaçlarına ulaştıklarını sanan, nifakçılar …
Fincancı katırlarını ürkütmedikleri sanısıyla, adeta sevinç delisi olup, çıkarak ...
Geçerler kendilerinden, yuvarlandıkları zafer sarhoşluğunda, başlarlar adeta, zil takıp, oynamaya …
İnsana ve insanlığa has, bu kir ve yüz karası hallerin kökünün, kökeninin ….
Ta, çağlar ötesine, hatta, insanlığın başlangıcına dek uzandığını gösterir, tarih, yaşanmışlıklar ve gerçekler …
O an, bir soru düşüverir, insanın aklına ve dudaklarına …..
‘’ - Neden çıkmıştır, Habil ile Kabil’in kavgası ?
Kim suçlu, kim hain, kim haklı, kim kurbandır ? ‘’
Soru sağanağında, bin bir düşünce, soru yada geçerli-geçersiz yanıt, üşüşür o, an insanın aklına …
Ve, dahası ..
Asla, el ayak çekilince, yada karanlık çökünce ….
Yada, kurdun sevdiği, sisli-puslu hava ve gecede, işlenmez sadece, suçlar, günahlar ve kusurlar ….
An gelir, her şey ortadayken, üstelikte aşikar, ulu ortalığında
bile ….
Görülmez gerçekler, izler, kanıtlar ile failler ..
İnsancıklar güruhundan, bakar körlerin, perdeli gözleri ve maskeli baloları çok sevip, yeğlemiş liğinde …!
Üstelik, doğrunun, gerçeklerin, sırların, günahlarla, Şeytanın, ‘’ - AYRINTI DA, GİZLİLİĞİNDE …..! ‘’
Dahası, aranmamalıdır, asla …..
İnsan varken, suçlu diye, Şeytan’ın, ayak izleri .….
İnsan varken, suçlu diye …..
ŞEYTAN’IN, AYAK İZLERİ …..!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ
Immenstaad / Almanya
03 / 07 / 2020
Saat ; 23_46
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder