28 Nisan 2020 Salı

GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN …..
EBEM KUŞAĞI GÜZELLİĞİNDE ….!



Öptükçe yağmur taneleri, yüzümü ….
Yırtılan bohçadan yerlere düşüp ….
Etrafa saçılan, toza, toprağa belenen, rengarenk, çeşit, çeşit kumaşlar misali ….
Bir, bir anılarım düşer, bellediğimden, gözlerimin önüne ….
Acısıyla-tatlısıyla, bıraktığı izlerle düşen her anımla beraber …
Depreşir acılarım, yürek sızılarım, kimisinin henüz kabuk bağlayamayacak kadar yeni ve tazeliğinde ..
Kimisinin, onlara ait aklımdaki çentiklerin yer, yer silinip, yitmeye yüz tutmuşluğunda …
Azıyla-çoğuyla, iyisiyle-kötüsüyle …..,
Hatta, yeniden deşik, deşik ederek, yaralarımı, acılarımı artırmış'lığında ….
İçimdeki öfkeye kesmiş benin, aklımın karanlık, ürkütücü yollarında voltalara koyulmuşluğun da ….
Dönerim, sürüye sahip çıkamayan gemi azıya almış, öfkeye kesmiş çoban köpeğine ….
Bırakın kuyruğumdan, gölgemden bile nem kaparak koyulurum, salyalar saçarak havlayıp, ulumalara ..
Öfke ve kızgınlığın kamçılamış'lığında çakmak, çakmak ışıltıya, parıltıya kesmiş gözlerimden, ateş saçarım etrafıma ..
Elimden başkaca bir şey gelmemişliğinde …!
Can acımın, dur-durak bilmeksizin azmış'lığında …
Islanır yüreğim…
Sinemdeki kafesinde, doğuşum dan beri süren, müebbetlik esaretinde …
Neler, neler geçer aklımdan …
İçimin, içime sığmamış'lığında, heyecanımın, iyiden iyiye heybetlenmişliğinde …
Adrenalin salgımın tavan yapmışlığında,  şirazeden çıkmışlığım da …
Yüreğimin, dizginlenemeyen sevinç ve hüzün dalgalarının, birbirine karışmışlığın da …
Yahut ta, hüznümü kamçılayan elemler le …
Dışarıdaki fırtınanın duvarları ve  pencere camlarını dövüp durmuşluğun da …
Yüreğim, kafesinin çeperini döver, durur ….
Ayranımın kabarmış lığın da başkasını olmasına, olmasa da, kendimi paralarım …..
Yitenlerle, kalanların arasında, mekik dokuyup, koşuşturup durmuşluğum da ….
Heybetli, azman bir  ayıya, dünyayı dar edecek kadar kendimden geçmişliğim le …!
Hallerimin böyleliğin de yüreğim, sığmaz kabına …
Paralayarak bedenimi, çıkmak ister  dışarıya …
Hatta, buda kesmez …..
Alıp başını,  kaldırıp, koyuvererek,  gitmek ister, hudutsuz ca içgüdüsel duygularım nere sürüklerse, oralara dek ..
Önünü, ardını düşünmeksizin, korkusuz ve pervasızca gitmecesine ….
Arzularımın dizginlenememiş liginde …
Gel, gör ki …
Arzularımın, hep bir başka bahara kalıp ….. 
Hiç mi hiç gerçekleşememiş liginde …..!
Olan yine, biçare yüreğime oluyordu, heveslerimin kursağımda kalmışlığında  …..!
‘’ – Yoğurt aklını, ayran ederek …’’
Kendini, bedenime hapseden ilahi güce ve oluşuma diklenme lere durur, aklınca …
An gelir, isyan, isyan ….
An gelir, şükran, şükran ….!
Olmadı, aklı evvellikle sivri akıllılık da sınır tanımazlıkla, aba altından, sopa göstermelere kalkıp …
Anam, atam deyişiyle ‘’ – Sap yiyip, saman sıçarak ! ‘’
Endaze sizlikler de, kantarın topuzunu bırakın kaçırmayı …
 İyiden, iyiye lav edip, devre dışı ederek …
Öylesine abartmalara dalıp, dalıp gitmekten kendini alamıyor hallerde perma-perişan olarak ..!
‘’ – Zaman içinde, zamanların ve seçeneklerin bitip, tükenmişliğin de ..! ‘’
Ömürden, ömür yitirerek, yanar, kavrulur ….
Hayatın ….
Bir varmış, bir yokmuşluğun da …
Çaresizlikler kıskacında, sadece ömrün değil umutlarının da, yitip-gitmişliğin de …
Acılar çarmıhına çivilenmiş liginde, beyhude bir ömrün hamallığını yapmışlığın da ….
Geride …
Aslı yok yaylasındaki malların sahipliğinde kendini kandırarak, koca bir ömrü gazel edip, ataşlara atmışlığın da 
Üstelik, üşenip-erinmeden, utanıp-arlanmadan …
 Dostu üzen, düşmanı,eli-alemi sevindiren bu hallerine ….
Yanan bağrından kopup-gelen, içtenlikle ….
Ağıtlar yakıp, gazeller okuyup, türküler söylemiş ligin de …..!
Tüm bunların, kendine yaşattığı hallerin anlaşılmazlığın da, yangınların ortasında kala kalmışlığında ….
Sözün, metelik etmeyip, sıfırı tüketmişliğinde …
Anılar kalır, anılar, nasırlı ellerinde, avucundaki umutların ….
Hayallerin, kuş kesilip, uçup, gitmişliğin de ….!
Kala, kala ….
Kırık-dökük anılar kalır, kimisi toz pembe ….
Kimisi …
Elemlerin, tortu, tortu, yüreğime, ruhuma, gönlüme …..
Dahası ….
Paralanmış iç dünyama, kırık-dökük duygularıma  …
İnsanın, içinin, dışarı çıkmasına yetmek le kalmayıp, onu kendinden utandırıp, hayattan kopmasına yetecek kadar çok mu çok …
Katmer, katmer çökmüşlüğün de  ..
Çürümüş Mürdüm Eriği, yahut ta  ….
Cılkı çıkmış Tarsus Patlıcanı morunda …
Olmadı ..
Beğenen, beğendiğini seçip alsın bolluk ve bonkörlüğün de bereket' likte seçeneğin çokluğunda …
Gazele dönüp, çürümeye kesmiş yaprak renginde mezbelelik olup-çıkan bu tabloya en uygun renkler cümbüşünde …
Sallanan ellerde, uçuşan mendillerin bolluğunda ….
Islanan gözlerin, titreyen yüreklerin ….
Saçaklara, tellere, dallara hatta, hatta çamaşır iplerine tünemiş kuşlar gibi dizilmiş liginde …..
Zamanın, ömürleri, yaşananları tüketip ….
Anıları çoğaltmış' lığın da ömrüm geçer, anı, anı, kare, kare …
Renk, renk gözlerimin önünden, ebem kuşağı albenisinde …!
Gözlerimin önünden, ebem kuşağı albenisinde …..! 



Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ / İSYANİ 



Almanya 



26 / 04 / 2020 



Saat ; 13_21

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  YARIMSIN …. Hayatın sana oldum olası cömert davranıp … Yediğin önünde, yemediğin ardında, bal-kaymak bir hayatı sunmuşluğunda … Oldum olas...