1 Kasım 2015 Pazar


SOKAKLAR BENİ TANIR …
Varsın, içinizden hiç biriniz tanımasın beni ….!

Sokaklar beni tanır,


Buda bana yeterde, artar bile..


Neden mi ?


Beton ve taş duvarlar belki soğuk olmaya, soğuktur ..


Ama, siz insan geçinen …


Riya kuburunda debelenen solucanlar kadar ….,


Haysiyetsiz, kimliksiz-kişiliksiz değillerdir


Onlar ki, dev aynalarında görmezler kendilerini …


İçinizdeki pek çok, ne idüğü belirsiz, enbesiller …


Dilsiz şeytanın suç ortağı , biat sürüsünün marazaları gibi ..


Mağrurluğun, kibrin ve şeytan maskaralığı kendini beğenmişliğin,


esiri değildir onlar.


Ben, altım taş, üstüm mavi,gri , kah güneşli, kah yağmurlu gökte ..


Bir başımalıklar da,


Kanepe de, ya’da kaldırım da …


An gelip, yağmurlu-çamurlu, zımırganlık havada


Karton yada gazete eskilerini, yorgan yapıp yatarken …


Hoyrat, hoyrat bakmaz, siz sözüm ona insan müsvetteleri gibi !


Dahası var, kaşıkla aş verip, sapıyla göz çıkartmacasına ..


Yaptığı üç kuruşluk iyiliği, başıma kakmazlar ..


Bana, tepeden, tepeden …


Küçümseyerek, yok, yok hatta, tiksinerek bakmazlar ..


Sokak hayvanları bile, sizden daha şefkatli ve sadıktır.,


Nankörlüğün esamesi okunmaz,


Ne taşlarda, nede sokak hayvanlarında ..


Yağmur yıkar, sokakların,hayvanların ve hatta ben sokak çocuğunun kirini ..


Ama,sizin vicdansızlıklarınızın, iki yüzlülüklerinizin, riyalarınızın


Namusuzlukların, aymazlıklarınızın, nemelazımcılıklarınızın …


Dahası, ihanetlerinizin kirini yıkayamaz, hiçbir su, sabun …!


Siz kendi yarattığınız medeniyetin , paranın, egonuzun …


Harisliklerinizin, lüksün ve teknolojinin esiri …


Kulu-kölesi olmuş hallerinizle ..


İnsanın, insana kulluğunda ..!

Zayıfın, güçlüye biatında, alçaldıkça, alçalırsınız ..


Kanına girip, katlettiğiniz ,


Hunharca tarümar ettiğiniz ömürlerin, bedenlerin …


Umutların, düşlerin ve hasılı geleceğin vebalini ödeyemezsiniz,


Ödeyemez …!


Kaç hayat çaldınız, kaç ocak körlediniz ?


Kaç gonca gülü, açmadan soldurup ???


Hayatlarını, umut ve düşlerini iğdiş edip ..


Yarınlarını karartıp, gülücüklerini çaldınız ?


Haddini-hesabını bilmediğiniz …


Diyetlerini, asla ödemediğiniz ..,


Ödemeyeceğiniz nice, insanlık dışı suça bulaşarak ..


Savaş, din, nüfuz ve mevkii- makam tüccarlığı yaptığınız …


Onca karanlığı yıkayıp, karayı ağartamazsınız.


Mevkii, koltuk, erk ve iktidar hırslarınız …


Ve , sırf kendi geleceğiniz için, kaç geleceği ..


Gözünüzü kırpmaksızın mahvettiniz ?


Mahkemenin kadıya mülk olmadığını bile, bile, yada unutarak ..


Dahası, hiç mi hiç işinize gelmemişliğinde


Es geçip, yok sayarak …


Ne hayatlar doğrayıp, ne kanlar akıttınız ?


Ne Nuh dayandı, ne Muhteşem Süleyman…


Ne Musa, ne İsa, nede Muhammed..


Hepsinin cılkını çıkartıp, pabucunu ellerine verdiniz..


Battığınız şirk balçığında..


Soyunduğunuz Din Baronluğu ve Tüccarlığında ..


Kulu Allah ile aldatma yarışında, birbirlerinizle kapışırken ..


Dilinize pelesenk ettiğiniz ..


Hayasızca istismar edip,


Kullandığınız isimlerinin arkasına gizlendiğiniz, bu insanları ..


Sadece ama sadece, iğrenç yalanlarınız ve bitmeyen …,


Dinmeyen ihtiraslarınız için, pervasızca kullandınız ..!


Sonra…


Hırslarınız ve sahtekarlıklarınız ..


Bitmeyen alavera-dalaveralarınızla


İsa’yı, çarmıha gererek ..


Zekeriya’yı, taşlayıp öldürerek ..


Yahya’nın kafasını kesip, top oynamaya yeltenerek …


Süleymanı, Saba Melikesi Belkis’e ve divanelikte çöllere terk ederek ..


Muhammedi, mezhep savaşlarında kalkan edip ..


Yezitliklerinize ve tekfurluklarınıza,


Daha da ileri gidip …,


Tanrılığa öykünmüşlükle, Firavunluklarınıza


Ve, sahte peygamberliklerinizde …


Muhammed adına uydurduğunuz, binlerce hadis ve sözle …


İğrenç yalanlarınıza alet, kirli suçlarınıza ortak..


Günahlarınıza, kalkan,


Olmayan arlarınızla, utanmaz-arlanmazlıklarda ..


Soyunduğunuz Tanrılıklarınıza, kurban ettiniz, kurban !


Hazine arazisi talanlarınız için, camileri alet edip ..


Sonra yalancılıklarınıza, kalpazanlıklarınıza ..


Suçunuzu ört-bas etmelerinize, adını pelesenk ettiniz ..


Sizi insanlık cücesi, sevgi fukarası, marazalı, sicili bozuklar sizi ..!


Ruhlarınızı yıkamanız, ellerinizin kirini ağartmanız ..


Suçlarınızı, ört-bas etmeniz imkansızdır, imkansız !


Kardeşi, kardeşe kurban ederek ..


Böl-parçala-yut’ lar da masumu, masuma …


Mazlumu-mazluma,


Özcesi, hemcinslerinizi göz, göre, göre birbirine kırdıra-kırdıra…


Olmadı, astırıp, kestirerek, boğazlatarak katlettiniz ..


Sonra, hayasızca, utanmaz -uslanmazlıklarda ..


Elinizin kanı kurumadan, Rüku-Secdelerde


Ya’da Kilisede, Sinagoglarda, Havralarda,

Mimberlerde, kürsülerde, ihtişamlı şapellerde..


İlahlarınızı aldatmalar yeltendiniz ..


Savaşlar icat ettiniz, biz körpe, masum bebeleri, kah katlettiniz ..


Kah, Vatansızlıklarda İltica sürgünlerinde …..


Acımasızca sularda, dağlarda,taşlarda ..


Havasız tır kasalarında …


Özcesi, orada-burada hunharca öldürüp, kanımıza girdiniz ..


Yada, göz, göre, göre ölümümüze seyirci kalarak ..


Körpe ömürlerde, ömrümüzün bahar çağlarında bizleri, ölüme ittiniz..


Denizler, kayalar, dağ-taş utanıp dile ve hayaya –edebe gelir ..


Siz, akrep, çıyan ve engerekten de beter halinizle..


Sözüm ona, insanız diye geçinen, caniler sürüsü


Sütten çıkmış ak kaşıklıklara öykünerek ..


Suçu, başkalarının üstüne atıp ..

Şatafatlı aşamları ,ihtişamı,gücü üstüne çakerek ..


Devran sürdünüz, kervan yürütüp, gerdan kırdınız .

.
Şimdi bana, SALOZ’UN MAVALLARINI okumaya ..


Kırk dereden, elli su getirmelere soyundunuz…


Soysuzluğunuzu, allayıp- pullayıp ….


Göz boyamalarda, rengarenk sallayarak ….


Gerçekleri,saklayarak ..


Güneşi, balçıkla sıvamalara kalkarak …


Aklı evvel, biat’cı koyunlarınızı …


Kavallar ve mavallarla, ninnilerle-masallarla kandırarak


Kervanlarınızı sürüp …


İş bilenin-kılıç kuşananın, laf kurnazlıklarınızda, malı götürüp …


Cambaza baklarda, fakir-fukarayı, salağı, avamı soyup-soğana çevirdiniz ..


Eeee..
Yani ve özcesi ..


Hiç biriniz..


Sütten çıkmış ak aşık ..


Dahası..


Masum değilsiniz, masum değil ..!


Onun içindir ki, demem sizlere ,


Siz, beni bilip-tanımasanız da, sahiplenmeseniz ..


Hatta,


Hali nicedir diye, lütfedip sormasanız da ..


Asla ama alsa, fark etmez ..


Daha da ötesi, tanımamanızdan bana zarar gelmez..


Bana, içime işlemişliklerinde ..

Taş duvarların, kaldırımların, caddelerin, sokakların soğukluğu


Sizden daha sıcak, yakın ve güvenilir gelir…


Sizden hayınlık ve zarar gelir ..!


Onlardan gelmez, bana ..!


Siz tanımasanız da, sokaklar beni tanır ..!


Siz tanımasanız da, sokaklar beni tanır ..!


Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ

Ereğli/ KONYA


01 / 11 / 2015


Saat; 01_05

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...