4 Ağustos 2015 Salı


BENDE SAKLIYDI….

Merakım, dürtüm, keşfe, hazza açlığım …
Daha da ötesi ve önemlisi …
Aşkın ürünü ve hasadı insan kimliğim ..
Ve, yüreğimin sesini dinlemişliğim..
Ruhumun hayat yeline kapılıp ..
Davetkar ve albenili çağrıya kendini kaldırıp koyu vermişliğiyle …
Ben, mutluluğu ve mutluluğun anlamını arıyordum ..
O, çocuksu, delişmen ve gözünü budaktan esirgemez çağım ve hallerimle …
Tıpkı, ipini koparmış, rengarenk balonlar
Ve …,
Başına buyrukluklarda, bulutları,
Uçsuz-bucaksız semanın..
Davetkar mavi atlasını öpen, uçurtmalar misali ..
Sineme sığan yüreğimin sınır tanımaz ufukluluğuyla ..
Düşsel yılkı atlarımın, dört nala şaha kalkmışlığında ..
Umutlarımın, yaşama sevincimin …
Bitip-tükenmeyen coşkumun sürüp-savurmuşluğuyla ..
Ama, azda çok bildiğimi sanmanın pervasızlığı ..
Üstelik cahil korkusuzluğumun o engellenemez delişmenliğiyle ..
Ben, mutluluğun hep başka yerde, o bilinmez alemlerde ..
O ulu, ulu Kaf dağlarının …
Engin ve muammalı ummanların derinliğinde saklı olduğunu sanmışlığımla ..
Heyecanlarımın, dürtülerimi …
Dürtülerimin, merakımı ..
Merakımın, sınır tanımazlığımı tetiklemişliğimde …
İçimin, içime sığmamışlığında ..
Olgunluk denen kereveti o çağda, henüz…
Hiç mi hiç bilip, keşfedememişliğimle …
O çağdaki bana göre, hep uzak ellerde, başka coğrafyalarda ..
Bilinmez iklimlerde ve uçsuz-bucaksız düş atlasımın meçhul bir yerindeydi…
Gözlerimi kamaştırıp,
Beni aslan yürekli kılan, Donkişotlaştıran …
Mutluluk denen, o meçhul hazine …!
Mutluluğu keşfetmek dürtüsüyle …
Bana göz kırpan her yıldıza akın, akın seferler düzenliyor …
Dağ kovuklarında tünüyor ..
Hayal sahramın, seraplarında kayboluyordum ..
Çocukluk ve gençlik sarmalının uçarı haylazlıklarında nefes ve ömür tüketerek ..
Ben onu görüp, bulamamaktan yorgun-argın düşüp ..
Sere-serpe savrulup yattığım, doğanın koynunda…
Kah, yıldızlar göz kırparak onun yurdunu işmar ediyor…
Kah, şarkı, şarkı uğuldayan rüzgar ona dair bir şeyler fısıldıyordu kulağıma ..
Ama yetmeyen kıt-kanaat sağ duyumun yetmemişliğinden ..
Yada, ayaklarımın yere basmaları henüz öğrenememişliğimden olsa gerek ..
Mutluluğun yerine dair bu ip uçlarından bir sonuç elde edemiyor ..
Sonsuz keşiflerin yorgunluklarında yıllar, ömür, beden ve zaman eskitiyordum, zaman…
Ey gençlik, nasılda güzel yeldi, başımda esen ….
Zaman ırmağında yıkanarak yenilediğim ruhum, hala azmini ve inancını yitirmemiş ..
Gönlüm, seyyahlıktan ve serüvencilikten vazgeçmemişti ..
Mutluluk denen o eceyi keşfedip, o meçhulü zapt etmeye çalışmaktan..
Yıllar ve zaman bana tecrübeyi armağan ettikçe…
Şimdi Kemale eren ömrüm ve yorulan bedenimle ..
Olgunluk, ruhuma ve omuzlarıma çöktükçe anladım ve fark ettim ki sonunda..
Aradığım o ülke, vazgeçemediğim define,
Peşinde sürüklendiğim, o mucize…
Fethetmek ve zapt etmek savaşına koyulduğum ….
Mutluluk denen, o göz kamaştırıcı cevher, bende saklı hazineydi aslında …
Dahası ….
Avuçlarımın arasındaydı daima ve daima …..
Avuçlarımın arasındaydı daima ve daima …..

Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Altınoluk /Edremit
04/08/2015
Saat: 02_20

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...