27 Ocak 2017 Cuma

BEREKETLİ SULAR GİBİ ....,

Kendimize zaman ayırıp .....
Gönül ve yürek kapımızın, ön yargısızlıklarda ....
Hayata, sevgiye ve kainata açılmışlığında ....
Bir cigara içimi, kendimizi içtenlikle dinlemişliğimizde .....
Duyup, keşfedip, bileceğiz ki ....
Özünde, her birimizin yitip giden ömrü ....
Yazılıp, tamamlanmamış ....
Bilinmezliklere gebe bir romandır ...!
Yazan eller, okuyan gözler, duyan kulaklar ..
Dillendiren dillerle, yaşadığı gönüller ...
Bire bir hissedip, her defasında, içinde bir daha, yeniden yaşayan, ruhlar ...
Otağ kurduğu ömürler, ona, vatanlık ...
Var olup, çoğalışına, kaynaklık eder ....
Kah, duru, duru çağıldar ..
Kah, Don gibi durgun ve dingin ...
Kah, boz-bulanık akar, güzellikleri ve hayatları yutar !
Sürüp-savurur hayatları, önüne katarak .
Su yataklarının,ovaların, ırmakların aluvyonları misali ..
Karışır ömür öyküleri bir birine, çoğalır, zenginleşir ..
Tıpkı, çayların, derelerin, ırmakların birbirine karışışı gibi ..!
Albenisiyle, bereketiyle göz kamaştırır ....
Zamanın ve hayatın, denek taşına vurulunca ....
Çıkar ortaya, işin özü ..
Gerçeğin, rengi ...
Doğrunun, önlenemez ışığı ..
Takkenin düşüp, kelin görünmüşlüğünde ..!
Nesilleri tükenmiş , hayatla bağları kopmuş ...
Seceresi okunmaz, anıları yad edilmez olursa, olsun ...
Yitip giden, her ömür öyküsünün izlerini sürünce ...
Dalınca dününe, dolaşınca dehliz ve labirentlerinde ....
İzlerin ve ömürlerin, birbirine karışıp ...
Ebruli renklerle donanmışlığında ....
Eskiden, yeniye doğarken, dünden izlerle donanarak ...
Düne, insana ve hayata dair, her ne varsa ..
Bünyesine katmışlığıyla, zenginleşen ..
İnsanın ve insanlığın matruşkalığında, sakladığı sırları ..
Büyüleri, gönül acıtan yaraları ..
Hatta inceden, inceye, sızıları ....
Ve, albenili mermerler misali, damarları ortaya çıkartmışlığıyla ..
Yeni efsanelere, vatanlık ...
Can sularına, pınarlık ...
Yeni duygulara, topraklık ...
Hayatı selamlayarak açan, yeni çiçeklere, bahçelik yapar !
Düşününce, ya'da dönüp bakınca bir an ...
Hayata, an'a, düne, olaylara ve anılara ...
Hasılı, kendimize ...
Görür ve iliklerimize dek içimize işlemecesine hissederek ...
Yaşar ve anlarız ki ...,
Ömürler, ömür öykülerini saklar bağrının derinlerinde ...
Dinleyerek yüreğini, düşün bir cigara içimi ...!
Unutmamalı ki, budur işin özü ...
Ömürler, zamana ve hayata inat ..
Direnerek, sürdürürler neslini ..
Değişik coğrafya ve bedenlerde girerek renkten, renge ..
Bürünerek halden, hale, can olmuşluklarıyla yeni beden ve kafeslerde ..
Ömür ve hayat tezgahındaki dokunmuşluklarıyla....
Her halı, ilmek ilmek kilimliğinde, yeniden ve dünden izlerin, renk ve güzelliklerin ..
Hatta ...
Aykırılıkların, ahenkle iç, içe geçmişliğinde ..
Ondandır ....
Yaylada, ova güzelliğinde mest oluşun ahengi ..
Ovadayken, doruklarda hissedebilmenin büyülü güzelliği ...!
Tıpkı ..
Toprak altına inen ve sonra apansız ortaya çıkan, sular gibi ..
Ya da, her gün eriyip, su olan buzullar ..
Su derinliğinde oluşan devasa buzullar gibi ..
Derinden, derine hücre, hücre, zerre, zerre iç, içe geçmişliğiyle ..!
İlk bakışta anlamamışlığın, kavrayamamışlığınla düşünür ,sorarsın bir an ..
Unutarak ayrıntıda gizliliğini..
Dersin, nerede mucize ve şeytan bunun neresinde ?
Yitmeden seraplarda, yaşatmadan düş kırıklıkları ve hüsranlar ...
Mucizenin, zerrede, gerçeğin ve şeytanın, ayrıntıda saklılığıyla ..
Bir damla su yada bir incir çekirdeğinden fışkıran hayat güzelliğinde ..
İncir ağacı bereketinde ve tadında..
Kanılmaz ve doyulmazlığıyla ..!
Fışkırır hayat, cömertliğiyle ..
Hayat-memat ve varlık-yokluk ..
Olmak ya'da, olmamak savaşında ..!
Taşıyarak, bağrında hayatları ..
Tıpkı, can suyu olup, hayat saçan, çöldeki vaha ...
Vaha da fışkıran, bereketli sular gibi ...
Bereketli sular gibi ...!
Mualla SEZGÖR YASSIBAŞ
Friedrichshafen / Almanya
26 / 01 / 2017
Saat ; 21_42

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ONDANDIR.. Bir sendin.. Bir de ben .. Hayat mektebinde , sınıfları geçemeyen.. Ondandır, adımızın ,''Baki '' ile ,'...